31 Ocak 2008 Perşembe

Bugün Dünya Hepatit Günü

Bu gün dünyada 350 milyon Hepatit B, 150 milyon Hepatit C taşıyıcısı olduğu düşünülüyor. Türkiye'de ise bu sayı toplam 5 milyon...

Türk Gastroenteroloji Derneğinden Prof. Dr. Hakan Şentürk, tüm dünyada viral hepatitlerin önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğini belirterek, "Dünyada 350 milyon kişinin hepatit B, 150 milyon kişinin de hepatit C virüsü taşıdığı düşünülüyor. Türkiye'de toplam 5 milyon hepatit taşıyıcı olduğu tahmin ediliyor" dedi. Prof. Dr. Şentürk, "1 Ekim Dünya Hepatit Günü" dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşılama programlarının yeni hepatit B, hijyenik kurallara uyulmasının da yeni Hepatit C vakalarının sayısını azaltığını, ancak hastalıkların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi ve sağlık harcamalarındaki paylarının giderek artığını söyledi. Şentürk, bunun Siroz gibi hastalıkların 20-30 yıl gibi uzun bir süre sonra ortaya çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.
Akut hepatit B enfeksiyonunun hala Türkiye'de sık karşılaşılan bir hastalık olduğunu, haftalar süren ve yatak istirahati gerektiren bu hastalığın nadiren karaciğer yetersizliğine yol açabildiğini dile getiren Hakan Şentürk, akut hepatit C'nin ise, genellikle Sarılık olmadan ortaya çıktığından teşhis konulmasının güç olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Hakan Şentürk, şunları kaydetti:

"Bu bir şanssızlıktır, çünkü akut safhada tedavi edildiğinde neredeyse yüzde 100 oranında kronikleşme önlenebilmektedir. Dünyada 350 milyon kişinin hepatit B, 150 milyon kişinin de hepatit C virüsü taşıdığı düşünülüyor. Türkiye'de toplam 5 milyon hepatit taşıyıcı olduğu tahmin ediliyor. Kronik aktif hepatiti bulunanlarda şu anda çeşitli tedavi metotlarına sahibiz ve siroz ile karaciğer kanseri gibi komplikasyonları büyük ölçüde önleyebilmekteyiz. Hastaların bir kısmında tedavi sonrasında Hepatit B enfeksiyonu tamamen ortadan kalkabilmektedir. Hepatit C için son 5 yılda kullanıma giren tedavi metotları, başarı şansımızı birkaç kat arttırmıştır. Ancak bu hastalığı bulunanların önemli bir kısmında tanıyı geç devrelerde koyabilmekteyiz. Çünkü erken evrelerde hastalık çoğunlukla sessizdir ve tanı tesadüfen yapılan bir tetkik sonucu konulmaktadır."

Kronik Hepatitli

Karaciğerinde hasarı ciddi boyutlarda olan bir hastada dahi hiçbir yakınma bulunmayabileceğine işaret eden Prof. Dr. Şentürk, "Yani yakınma olmaması bir emniyet faktörü değildir. Kronik hepatitli her beş kişiden birinde hastalık Siroz'la sonuçlanmaktadır. Ancak Siroz'un erken devrelerinde hastalık hala tıbbi olarak tedavi edilebilir durumdadır. Ancak ilerlemiş Siroz'da tek tedavi metodu karaciğer naklidir. Siroz'un en tehlikeli komplikasyonu karaciğer kanseridir ve kronik Hepatit B ve C'ye bağlı Siroz'u bulunan hastaların her yıl yüzde 3'ünde karaciğer kanseri gelişmektedir" diye konuştu.

Hepatit B ve C'ye karşı yapılması gerekenler hakkında bilgi de veren Prof. Dr. Hakan Şentürk, şunları kaydetti:

"Hastalığı erken tanımak zorundayız, bunun için ülkemizde yaşayan herkesin HBsAg, Anti-HBs, Anti-HBc, ve Anti-HCV testlerini yaptırması gerekir. Hepatit B ile karşılaşmayanlar aşılanmalı, virüsü kronik olarak taşıyanlar ise ileri tetkike tabi tutulmalıdır. Hepatit B taşıyıcılarının birinci derece akrabaları da teste tabi tutulmalıdır. Gerekli tedbirler alınırsa Hepatit B anneden bebeğe bulaşmaz. Ancak hamile kalma ihtimali olan herkesin Hepatit B testine tabi tutulması gerekmekte. Hepatit B veya C tanısı konulan kişilerin psikolojilerinin bozulması için hiçbir neden yoktur, bu enfeksiyonların günümüzdeki tedavisinde başarı oranı çok yüksektir."

0 yorum: