8 Şubat 2008 Cuma

Fitness

Formda görünmek ya da formda kalmak Spor salonlarının tamamen kendilerine özgü bir havası var. Parlayan kromlar, aynalarla kaplı duvarlar ve kulakları dolduran canlı bir müzik sesi. Koskocaman dolaplara göz alıcı renklerde içecekler ve değişik tatlar içeren yiyecekler doldurulmuş. Yani, küçük bir ara öğün alma ihtiyacı duyanlar ve susamışlar için enerji veren besinler.

Form tutmak isteyenler, bilgisayarlarla kontrol edilen bisikletlerle, trafik stresi ve atık gaz kokusunun bulunmadığı bir sürüş keyfi yaşıyorlar. Hantal büro insanı, küreklerle, rahatsız edici dalgalar, rüzgâr ve yağmur olmadan çelik gibi güçlü kol kaslarına kavuşuyor. Yaylı koşu bandı ormanda koşu yapıyormuş izlenimi veriyor. Sağınızda ya da solunuzda gerçek ağaçlar göremiyorsunuz, ama, ekrana sanal bir koşu alanı yansıtılıyor. Her kasın çalıştırılması için özel bir cihaz var. Baldır kasları için step tahtaları, kol ve bacaklar için "body mill", baldırlar için "crossrobic" ve tabii ki her şekil ve büyüklükte halterler.

Evet, şimdi de manzarayı biraz değiştirelim. Gökyüzünün yavaş yavaş aydınlanmaya başladığı bir sırada Singapur, Hongkong ve Pekin'deki yeşil alanları hayal edin. Bu saatlerde, buralarda büyük bir hareketlilik başlıyor. İnsanlar ağır çekimde; eğiliyorlar, kalkıyorlar ve oturuyorlar. Bedenlerinin üst kısımları ve kollarıyla, ardı ardına sayısız hareketler yapıyorlar. Uzakdoğulu insanlar, yeşil çimlerin üstünde geleneksel taichi sporlarını yapıyorlar. Tai-chi, batıdaki salon sporu gibi bir halk sporu.

Uzakdoğulular, spor yapmak için ne pahalı giyeceklere ne de masraflı malzemelere ihtiyaç duyuyorlar. Antrenman sırasında bu insanların neler yapabileceklerini görünce, hayrete düşmemek mümkün değil. Parklarda, seksen yaşındaki insanların, bacaklarını 180 derece açarak ağaçlara yaslandıklarını görebiliyorsunuz.
Onların spor konusundaki düşünceleri de batı ülkelerinkinden çok daha farklı. Batıda, sporun öncelikli amacı, kalori yakmak ve güç kazanmak.

Bu nedenle, yapılan çalışma ter attıracak nitelikte olmalı. Oysa doğuda, nefes düzeni ve hareketler, bilinçli bir şekilde daha yavaş ve konsantrasyona dayalı. Amerikalılar, Avrupalılar ve Avustralyalılar, klimalı özel salonlarda özel fitness cihazlarıyla çalışırken, nasıl oluyor da Asyalılar çayırlık bir alanda bir ağaç altıyla yetinebiliyorlar? Çünkü fitness, Uzakdoğu kültüründe bambaşka bir anlam taşıyor.Uzakdoğu'dan fitness örnekleri

Hazırlık dönemi çok önemli; öğrencilerin yüksek oranda iç disiplin kazanmış ve iç dengelerini sağlamış olmaları gerekiyor. Denge ve disiplin olayı, yıllarca çalışarak öğreniliyor. Hem vuruş ve tekmeye dayalı "sert" dövüş sporunu, hem de "yumuşak" savunma tekniklerini bulan rahipler çok sabırlıydılar. Bu sanatlar eskiden, hırsız ve yağmacılara karşı kendini savunmak amacıyla sadece manastırlarda öğretiliyordu. Ama, daha M.S. 200'lü yıllarda Çinli hekim Hua Tou, yumuşak tai-chi sporunun sağlığa olan olumlu etkisini kanıtladı. Hekim, bugün bile milyonlarca insan tarafından uygulanmakta olan tedavi edici jimnastik hareketlerini geliştirdi.

Bireysel, çabuk ve yüzeysel. Batılıların spor yapma tarzları da aynen yaşam tarzları gibi. Bu yeni spor kültürü ABD'de ortaya çıktı ve kısa sürede Avrupa'yı da sardı. "Jogging" ile başladı, on yıl sonra "aerobik" moda oldu. 80'li yıllarda spor salonları ve fitness merkezleri mantar gibi çoğaldı. Aynı yıllarda, bu merkezlere katılan insan sayısı da iki katına fırladı. Fitness toplumsal bir harekete dönüştü ve büyük bir iş kolu haline geldi. Salonlara üye olabilmek için gereken spor ayakkabılarına, son moda spor giysilerine milyonlarca lira harcanıyor. Bu alandaki pazarda da kıyasıya bir rekabet yaşanıyor.

Üreticiler, sürekli yeni ve ergonomik, daha çabuk hedefe ulaştıran cihazlar geliştiriyorlar. Müşterilerini kaybetmek istemeyen kulüplerle spor merkezleri, cihaz parklarını ve fitness programlarını düzenli olarak yenilemek zorunda kalıyorlar. En son trendi merak ediyorsanız işte: "rope-skipping", bir tür atlama ipi sporu ve "bodyPUMP", halterle çalışılan bir grup jimnastiği .

Batıda animasyon, canlı müzik, ter ve kısa yoldan sonuca ulaşma arzusu. Doğuda ise konsantrasyon, bilinç ve derin nefes egzersizleri. Zıtlıklar ancak bu kadar büyük olabilir. Ama, bu iki spor kültürü arasında yine de bazı köprüler var. Stresle yüklü Amerikalılar'la Avrupalılar, yoga ve taichi ile rahatlamaya çalışıyorlar. Fitness salonları kültürleri kaynaştıran spor programlarıyla, doğuya özgü meditasyon ve ter atmayı sağlayan batılı egzersizlerini bir araya getiriyorlar: "Thairobik", antrenman saatinin başında ve sonunda, insanın iç dünyasına yoğunlaşmasını sağlıyor. "Pilates programı", yer egzersizlerini yoga unsurlarıyla bütünleştiriyor. "Nia", modern dans ve taichi karışımı bir program niteliğinde.

Form tutmak için fitness

Fitness salonlarının sunduğu programlara göz atıldığında, durum daha da iyi anlaşılıyor: Ağırlık kaldırabiliyorsun, tairobik programına katılabiliyorsun, saunaya gidebiliyor, yüzebiliyorsun ya da taichi dersi alabiliyorsun. Hepsini değişimli olarak da yapabiliyorsun.

Şimdilik, hepsi "in", belki yarın tekrar "out" olacak. Bu tarz modaların ne kadar kısa ömürlü olabileceğini "mind machines" örneği açık şekilde gösteriyor. On yıl önce sinyallerle beyne alfa dalgaları gönderen ve beyindeki gerilimi rahatlatan cihazlar çok rağbet görüyordu. Günümüzde, neredeyse tamamen yok oldular. Fitness çılgınlığı yeni bir trend yakaladığında, kuşkusuz yoga ve taichi de aynı kaderi paylaşacaktır.

Ancak, tüm bu trendlere rağmen, Uzakdoğu spor sanatlarının giderek büyüyen bir hayran kitlesi var. Onların amacı, bu sporun doğduğu ülke olan Hindistan'daki gibi ruhsal aydınlanma ve dünyevi acılardan uzaklaşmak değil, rahatlamak ve spor yapmak. Aynı şey taichi için de geçerli. Yani, batılılar Uzakdoğu'ya özgü egzersizleri, baş ağrısı ve gerginlik gibi stres belirtilerinden kurtulabilmek için yapıyorlar; işe de yarıyor.

0 yorum: