30 Kasım 2009 Pazartesi

Çörekotu alerjik astımdan da koruyor

alerji, alerji dönemi, alerjik astım, alerjik rahatsızlık, aromatik yağ asitleri, böbrek hastalıkları, bronşiyal astım, cilt, çörekotu, kara şifa, romatizma, sinir sistemi, solunum sistemi, taze öğütülmüş çörekotu
Çörekotunun hangi hastalığa karşı nasıl kullanılacağı bilinirse daha kolay netice alınabiliyor. Uzmanlar, ölümden başka her derde deva olarak bilinen çörekotunun, alerjik astıma karşı da kalkan etkisi oluşturduğunu söylüyor.

Radyoloji uzmanı Dr. Mehmet Kılınç, bronşiyal astım kaynaklı alerjik rahatsızlığını taze öğütülmüş çörekotu tüketerek atlatmış. Astım hastası olan ağabeyi de bu yöntemle rahatlarken, 4 ve 8 yaşındaki çocukları da günlük daha az miktarda çörekotu kullanıyor

Hastalıklarına şifa arayanlar, alternatif olarak bitkilere yöneliyor. Bu bitkilerin en önde gelenlerinden biri de ‘kara şifa’ olarak bilinen çörekotu.

Çörekotunun bağışıklık sistemini güçlendirdiği, alerji, solunum sistemi, romatizma, cilt, sinir sistemi ve böbrek hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Alternatif tedavi yöntemlerine başvuranlardan biri de 28 yaşından sonra bronşiyal astım hastalığına yakalanan ve kendisi de bir doktor olan Mehmet Kılınç.

Konya Numune Hastanesi’nde radyoloji uzmanı olarak çalışan Kılınç, hastalığıyla birlikte tüm ilaçları kullandığını, hayatının hastalık merkezli hale geldiğini ve süreç içinde tüm ceplerinin mendillerle dolduğunu söyledi.

Kılınç, alerji döneminde yaşadığı sıkıntıyı, “Sürekli burun akıntısı vardı ve sürekli hastaydım.” şeklinde anlatıyor. Kılınç, ilaçların sadece şikâyetleri azalttığını, tedavi etmediğini, ilaçların etkisi geçince rahatsızlığın yeniden ortaya çıktığını belirtiyor.

Bu dönemde arayış içine giren ve bitkisel ilaçları da deneyen Kılınç, en son çörekotuna başvurmuş. Ama onda da nasıl kullanacağı konusunda tereddüt yaşamış. İlk önce çiğneyerek denemiş. Sonra kavurarak ve öğüterek kullanmış. Çörekotu yağını da düzenli almış. Bir tavsiye üzerine çörekotunu kendi öğütmüş ve bunu da o öğün hemen tüketmiş.

Günlük bir çay kaşığı çörekotunu öğüterek kullanmasından bu yana rahatladığını ve eski yaşadığı sıkıntılarının olmadığını söyleyen Dr. Mehmet Kılınç, “Artık eskisi gibi hasta olsam da yatağa düşmüyorum. Şimdi daha az hasta oluyorum. Bağışıklık sistemimin güçlendiğini hissediyorum.” diyor.

11 yıldır bronşiyal astımının iyi olduğunu, günlük bir çay kaşığı çörekotunu ihmal etmediğini ifade eden Kılınç, tecrübelerini yakınlarına da aktarmış. Astım hastası olan ağabeyi de bu sayede rahatlarken, 4 ve 8 yaşındaki çocuklarına da daha az dozda çörekotunu kullandırtmış.

Yaşadıklarını, “Çocuklarım da çok sık hasta oluyordu, şimdi daha az hasta oluyorlar.” şeklinde anlatıyor. Çevresinden edindiği izlenim ise hep olumlu. Bugüne kadar en az 100 kişiye çörekotu öğütmesi için el değirmeni hediye ettiğini söyleyen Kılınç, özellikle internette dolaşan bilgi kirliliğinin insanların güvenlerini sarstığını ve bundan dolayı bitkilere inancın zayıfladığını belirtiyor.

Nasıl kullanılmalı?

Bir çay kaşığı kadar çörekotu un ya da kepek iriliğinde öğütülür. Öğütme işlemi için el değirmeni ya da tunç havan kullanılabilir.

Öğütüldükten sonra bekletmeden hap gibi ağız içine alınır ve üzerine bir miktar su ile çiğnemeden yutulur.

Öğütülmeden alınırsa büyük oranda hazmedilmeden atılır. Ağızda çiğnenirse yeterince öğütülemez ve bulantı yapabilir.

Öğütüldükten sonra bekletilirse açığa çıkan aromatik yağ asitleri uçup kaybolur.

Aç alınırsa sindirim sistemi rahatsızlığı olanlarda mide tahrişi ve bulantı yapabilir. Yemekten sonra alınması önerilir.

Kullanım sırasında bildirilen tek yan etki, özellikle sindirim sistemi rahatsızlığı olanlarda ekşime ve yanma şikâyetleridir. Bu şikâyetler için antiasit ilaçlar alınabilir.

Kiraz aspirinden daha faydalı

antioksidan etki, aspirin, böbrek dostu kiraz, böbrek hastalıkları, Böbrek sorunları, kiraz, kiraz ağacı kökü, kirazın faydaları, kirazın yararları

Kirazın sadece meyve olarak değil; kökleri, kerestesi, kabukları, zamkı, yaprak ve çiçekleri, çekirdeği ve meyve sapları ile çok yönlü bir bitki olduğu belirtildi.

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, kirazın stresi yok ettiğini, menopoz döneminde faydalı olduğunu söyledi.

Gülgiller ailesinden olup Latince ismi ‘Cerasus avium’ olan kirazın anavatanı Kuzey Anadolu ve Güney Kafkasya olarak biliniyor. Kirazın ismini Giresun kentinden aldığı ayrıca belirtiliyor. Kirazın dünyaya hangi topraklardan yayıldığı konusunda ise farklı görüşler bulunuyor.

Bazı araştırmacılar kirazın M.Ö 64 yılında Yunanistan’a, oradan da Avrupa’ya yayıldığını, bazıları M.Ö. 71 yılında Romalı komutan ‘Lucullus’ tarafından Roma’ya götürüldüğünü ve oradan da dünyaya dağıldığını bildiriyor.

Uzmanlar, kirazın sadece meyve olarak değil, kökleri, kerestesi, kabukları, zamkı, yaprakları ve çiçekleri, çekirdeği ve meyve sapları da kullanılabilen çok yönlü bir bitki olduğuna dikkat çekiyor.

En iyi pipoların kiraz ağacı kökünden, en kaliteli mobilya ve çeşitli araçların kiraz kerestesinden yapıldığı biliniyor. Kiraz zamkı ise şapka ve kumaş endüstrisinde ve tıbbi amaçla kullanılıyor.

Ağaç kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyve sapı ve çekirdekleri tedavi amaçlı kullanılıyor. Meyveleri taze veya kurutulmuş olarak tüketilebilen kiraz, ayrıca reçel, yemek, konserve ya da dondurulmuş gıda olarak değerlendirilebiliyor.

Kiraz böbrek dostu

İdrar söktürücü özelliğiyle böbreklerin dostu olan kiraz vücudu zehirli maddelerden temizliyor. Kiraz ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde de kullanılıyor.

Ayrıca yapısında bulunan kinik asit ile böbreklerin taş ve kum yapmasını önlediği ve varsa zamanla döktüğü, ayrıca safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olduğu biliniyor. Vücuttaki fazla suyun atılmasıyla, dolaylı olarak zayıflamaya yardımcı oluyor.

Kirazın ayrıca peklik giderici özelliği bulunuyor. Özellikle bayat yemeklerle pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önleyen kiraz, aynı zamanda kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini, yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlıyor. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin deride kırışıklıkları önlediği ve giderdiği belirtiliyor.

Karaciğerin dostu olan kiraz, hastalıklar, fazla ilaç tüketimi ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor. Karaciğer zamanla normale dönüyor ve safra salgısı artıyor. Böylece sindirim gücünü artırıyor.

Kirazda bulunan ‘levüloz’ adlı şeker kolay sindirilebildiği için şeker hastaları hiçbir tehlike oluşmadan kiraz yiyebiliyor. Ayrıca içerdiği madensel madde ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı artırıyor. Yapısındaki bol fosforuyla sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. A vitamini kaynağı karoten içeren kiraz, aynı zamanda gözlerin dostu.

Kirazın meyvesi kadar ağacı da şifa kaynağı

Ağaç kabukları yüksek ateşe ve pekliğe iyi geliyor, yaprakları müshil olarak, çiçekleriyse göğsü yumuşatıcı olarak kullanılıyor. Kirazı bağırsakları zayıf ve yüksek tansiyon sorunu olanların dikkatli tüketmeleri gerekiyor. Sapları, idrar söktürücü olduğu gibi bronşite karşı kullanılıyor.

Gölgede iyice kurutulan sapla hazırlanan şurup veya demlemelerle iyileşme sağlanabiliyor. Saplar gerekirse kıyılarak bir gün süreyle su içinde ıslanmaya ve yumuşamaya bırakılıyor. Bir litre su içine bir küçük avuç sap konularak hazırlanacak demlemeden günde 3-4 fincan içiliyor. Bu demleme günde iki kez el ve ayak banyosu şeklinde de kullanılabiliyor. Ya da hazırlanan kiraz sapı demlemesi taze veya kurutulmuş kiraz üzerine boşaltılarak yarım saat bekletildikten sonra süzülerek aynı dozda içilebiliyor.

Sapları ayrık ve mısır püskülü ile kaynatılarak demlendiğinde ayak ve karın şişliği; arpa ile kaynatılarak elde edilen demlemeyse idrar söktürücü olarak kullanılıyor. Dövülmüş çekirdeğinin kaynatılmış suyu idrar zoru sorununa yardımcı oluyor. Ayrıca çekirdekleri ısıtıldıktan sonra bir beze sarılarak karın bölgesinde ağrıların giderilmesi için kullanılıyor.

Kiraz aspirinden daha faydalı

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, kirazın stresi yok ettiğini, menopoz döneminde faydalı olduğunu söyledi.

Kirazın ayrıca damar sertliği ve mafsal kireçlenmesine da faydalı olduğuna dikkat çeken Karadeniz, şöyle konuştu:

“Menopoz döneminde faydalı olmaktadır. Kiraz meyvesi ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha fazla etkili oluyor. Araştırıcılar bu etkiyi kirazda bulunan ‘antosiyanin’ isimli kimyasalın yaptığını bildirmektedir. Kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunmakta ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu bildirilmektedir.

Araştırmacılara göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla eşdeğer görülüyor. Ayrıca kirazda bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminlerine benzer antioksidan etki yapmaktadır.”

Kiraz alırken dikkat edilecek hususlar

Uzmanlar, kiraz alırken temiz, parlak ve hasarsız olmasına dikkat edilmesini istiyor. Uzmanlar, kiraz konusunda şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Rengi koyu olanlar her zaman daha tatlıdır. Saklarken kirazın saplarını çıkarmazsanız ömrü daha uzun olur. Yıkamadan plastik bir kaba koyup buzdolabında saklayın ve daima yemeden önce yıkayın.

Buzdolabından çıkarıp oda sıcaklığında 1-2 saat bekletirseniz tadı daha lezzetli olacaktır. Taze kirazların 2-4 gün içinde tüketilmesi gerekir. Kirazı ayrıca derin dondurucuda saklayabilirsiniz. Bunun için kirazın çekirdeklerini çıkarmanız gerekir.”

Bitkilerin cilde sağladığı yararlar

bergamotun faydaları, bergamotun yararları, biberiye yağının faydaları, biberiyenin yararları, bitkilerin yararları, Cilt Sağlığı

Doğal kozmetik ürünleri olarak tabir edilen bitkilerin mucizevî gücünü teninizde hissedebilirsiniz. Güzellik ve bakım ürünlerinin içeriğinde bulunan birbirinden değerli ve yararlı bitki türünün cildimiz için ne tür yararları olduğunu hep birlikte öğrenelim…

Bal badem
Protein, vitamin ve mineraller içerir. Cildi yoğun nemlendirir ve yumuşatır.

Biberiye
Derinden temizlik sağlar, antibakteriyel etkisi vardır.

Havuç
Tüm cilt tipi için uygundur. Özellikle yüz temizliği için idealdir. Beta-Carotene, A, B, C, D, E vitamini açısından zengindir.

Kayısı
Tüm cilt tipleri için uygundur. Özellikle yüz temizliği için idealdir. Akneleri temizler. A vitamini ve mineraller içerir.

Kil
Ölü derileri temizler. Cildi canlandırır, yumuşatır. Doğal lif uygulamasıyla tavsiye edilir.

Lavanta
Hassas veya yağlı ciltler için uygundur. Akne tedavisinde kullanılır.

Menekşe
Protein, mineral ve aminoasitler içerir. Antibakteriyel etkisi vardır. Hafif mikrop kırıcıdır. Hassas ciltler dikkat etmelidir.

Papatya
Cildi yumuşatır, rahatlatır. Yüz temizliğin için ideal bir üründür. Akneleri temizler.

Süt
Zengin protein içerir. Cildi yumuşatır ve besler.

Yosun
Cilde masaj etkisi vardır, selülitli bölgelere doğal lif uygulamasıyla tavsiye edilir.

Zeytinyağı
Cildi yumuşatır, genç görünmesine yardımcı olur.

Avakado
Kuru cilt tipi için uygundur. A, B, D, E vitaminlerini içerir.

Ayçiçeği yağı
Nemlendirici ve besleyicidir.

Bal
Kuru ciltler için önerilir.

Bergamot
Yağlı ciltler için iyi gelir, Hassas ciltler dikkat etmelidir.

Buğday
Yıpranmış cildi besler. E vitamini açısından zengindir. A, D vitaminleri, protein ve mineraller içerir.

Gül
Tüm cilt tipleri için uygundur. Yumuşatıcı ve rahatlatıcıdır.

Hindistancevizi
Cildi besler, daha güçlü ve dayanıklı bir cilde sahip olmanızı sağlar.

Hint yağı
Cildi besler, cildinizin daha güçlü ve dayanıklı olmasını sağlar.

Jojoba
Tüm cilt tipleri için uygundur. A vitamini açısından zengindir.

Keten yağı
Yüz bakımında parlatıcı olarak kullanılır.

Limon
Yağlı ciltler için uygundur. Hassas ciltler dikkat etmelidir.

Mısır yağı
Yüksek miktarda E vitamini içerir.

Nane
Hassas ciltler dikkat etmelidir.

Papatya
Hassas ciltler için uygundur. Yumuşatıcı ve rahatlatıcıdır. Akne tedavisinde kullanılır.

Portakal
Kuru cildi besler, çok iyi bir cilt toniğidir. Kokusu ferahlatıcıdır.

Susam yağı
Cildi besler. E vitamini, protein, mineral ve amino asitler içerir.

Tarçın
Hassas ciltler dikkatli kullanmalıdır.

Yasemin
Kuru ciltler için uygundur.

Zencefil
Hassas ciltler dikkatli kullanmalıdır.

Kuru ve karma ciltlere uygun yağlar: Ballı badem, süt, havuç, kayısı, papatya, zeytinyağı, yosun, kil.

Yağlı ciltlere uygun yağlar: Biberiye, menekşe, lavanta, nane, zeytinyağı, kayısı, kil, yosun.

Hassas ciltlere uygun yağlar: Kayısı, havuç, papatya, zeytinyağı.

Genel vücuda uygun yağlar: Zeytinyağı, kil, yosun, menekşe, biberiye, lavanta, nane, havuç, papatya, süt.

Doğanın her hastalığa çaresi var

adet sancısı, adet sancısını dindirmek, adet sancısını geçirmek, araç tutması, araç tutmasını önlemek, artirit, astım, bitkilern yararları, bitkisel ilaçlar, çölyak hastalığı, doğal şifa kaynakları, doğal tedaviler, enginarın yararları, felç, hangi bitki hangi hastalığa iyi geliyor, hastalıklar, hastalıkların çareleri, laktoz dayanıksızlığı, meyan kökü, safra kesesi taşı, stres, stresi önlemek, stresi önleyen bitki, tarçının yararları, tiroid hastalığı, ülsere iyi gelen bitki, zencefilin yararları

Doğada muhakkak her hastalığa ve rahatsızlığa iyi gelen bir veya birkaç tane bitki mevcuttur. Uzun yıllardır birçok hastalığa karşı tedavilerde kullanılan bitkilerden hangilerinin hangi hastalıklara iyi geldiğini merak ediyorsanız işte cevapları…

Tiroide midye

Omega-3 yağı açısından zengin bir besin kaynağıdır. İçerdiği selenyum minerali, tiroit bezlerinin normal işleyişi için gereklidir.

Felçliler için turunçgiller

C vitamini zengini turunçgiller, içerdikleri flavonoid adlı antioksidanlar sayesinde, atardamarların ve kalbin zarar görmesini önlüyor. Portakal, içerdiği folik asit, kalp dostu potasyum ve kalsiyum sayesinde sağlıklı alyuvar hücrelerinin çoğalmasına neden oluyor.

Astıma soğan

Sarımsakla birlikte enfeksiyonlarla mücadele ediyor. Kükürt bileşimleri atardamarların zarar görmesini önlüyor. Soğan; kemik erimesine de iyi geliyor.

Artirite enginar

Enginarın en büyük özelliği, toksinleri temizleme yeteneğidir. Bu nedenle, artirit ve romatizması olan hastalara özellikle tavsiye ediliyor. Cynarine adlı madde, karaciğer ve safra kesesinin rahatsızlanmasını engelliyor.

Ülsere lahana

Ülseri olan kişiler için tonik, yani mideyi temizleyici etki yaratır. Yüksek oranda C vitamini içerir. Kırmızı lahana, vücutta antioksidan özelliğe sahip A vitamini içerir. Kanseri önleyici etkiye sahiptir. Çiğ olarak, salatalara katılması tavsiye edilir.

Strese meyan kökü

Anti virüs etkisi vardır. Karaciğeri korur. Adrenalin salgılanmasını dengeler. Stresle başa çıkabilmek için gerekli olan kortizol hormonunu salgılatır.

Adet sancısına tarçın

Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde, hem nezlenin yol açtığı boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına oldukça iyi gelir.

Araç tutmasına zencefil

Sindirime yardımcı olur. Mide bulantısını giderir. Enerjiyi artırır. Seyahatin ve otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.

Laktoz dayanıksızlığına badem

Yüksek oranda kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor, E vitamini, B2 vitamini, antioksidan içerir. Bu nedenle, laktoz (süt şekeri) dayanıksızlığı bulunan ve günlük gıdalar yiyemeyen kişiler için, badem ideal bir besin kaynağıdır.

Çölyak hastalığına kestane

Önemli bir enerji kaynağıdır. Kolayca sindirilebilir. Çölyak hastaları için kestane, buğday içermeyen un kaynağı olabilir. E ve B6 vitaminleri içerir. Yağ oranları düşüktür.

Safra kesesi taşına C vitamini

Taze meyve, turunçgillerden herhangi bir meyve, kivi, biber, domates, patates, bol sebzeler gibi C vitamini içeren yiyecekleri artırın. Bunları yiyerek, safra kesesinde taş oluşmasına engel olabilirsiniz. 9 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; kanlarında yüksek oranda C vitamini bulunan kadınların, kanlarında az oranda C vitamini olan kadınlara nazaran safra keselerinde taş olma riski yarıya iniyor. Bunun için bol sebze – meyve yemekte yarar var.

Gebelikte böğürtlen

E vitamini içerir. Vücuttaki zararlı besin atıklarının temizlenmesini sağlar. C vitamini boldur. Cenini korur.

Sinir ve strese karşı karabaş otu

antialerjik, antibakteriyel, antilaryngitic, antirhinitis, bakteriler, beyin süpürgesi, burun nasal membranında enfeksiyon, caryophyllene maddesi, gerginlik, hypotensive, iç hastalıklar, kanı sulandırmak, Kanser, karabaş otu, karabaş otunun faydaları, karabaş otunun yararları, kolera, koleraya karşı etkili bitki, Osmanlı döneminde karabaş otu, sakinleştirici, sedatif, ses tellerindeki enfeksiyonlar, sinir, sinirsel baş ağrısı, staphylococ, streptococ, stres, tansiyon düşürücü, uykusuzluk, yüksek tansiyon, zihin yorgunluğu

Geçmişten günümüze şifa kaynağı bitkilerden biri olarak gelen karabaş otunun ağrı kesici, yatıştırıcı, balgam söktürücü ve idrar yollarında mikrop öldürücü özelliklere sahip olduğu yüzyıllardır biliniyor. Yapılan bilimsel araştırmalar bu bilgileri doğrulamış ve karabaş otunun bilinmeyen bazı özelliklerini ve faydalarını da ortaya çıkarmıştır.

Sinirsel baş ağrısı, uykusuzluk ve yüksek tansiyon gibi şikâyetlerde daha çok etkili olan karabaş otu, damar açıcı ve vücutla bağırsakları da kuvvetlendirici özelliklere de sahiptir. Ayrıca makat hastalıklarına karşı da etkilidir. Karabaş otu suyu tarçın, karanfil, kimyon, kişniş gibi maddelere içilirse el ve ayak titremelerinden kurtarır.

Bu bitkinin yaklaşık 120 türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Çok yıllık bir bitkidir. Karabaş otunun boyu 30-100 cm. arasında değişir. Bu bitkiye rutubetli yol kıyılarında, kayın ve ladin ormanlarında rastlanır. Gül kırmızısı renkte ve çok güzel çiçekleri vardır. Çiçeklenme dönemi haziranda başlar ve ekime kadar sürer.

Karabaş otu ülkemizde; Kırklareli, İstanbul, Bolu, Kastamonu, Amasya, Giresun, Rize ve Erzurum illerinde doğal olarak yetişir. Bu bitki, çiçeklenme süresinin uzun olması nedeniyle önemli ballı bitkiler listesinde yer almaktadır. Karabaş otunun balı oldukça açık sarı renkli olup kısmen geç kristalleşir.

Osmanlı döneminde karabaş otu

Karabaş otunun kullanımı çok eski tarihlere dayanır. Osmanlı döneminde, eczanelerde koleraya karşı kullanılması için ferman çıkartılmıştır. Birinci Dünya Savaşında yaralardaki mikropları öldürmek amacıyla bol miktarda kullanılmıştır.

Karabaş otunun iç hastalıklara etkisi

Karabaş otunu hiç bir hastalığa karşı önleyici olarak kullanmayınız. Ancak, rahatsızlığın ortaya çıkmış olması durumunda sadece yardımcı tedavi amaçlı kullanınız. Önleyici olarak kullanılmamasının en önemli nedeni vücudumuzdaki bazı çok önemli enzimler için inhibitör etkisi gösterebilmesinden kaynaklanmaktadır.

Karabaş otunun kansere etkisi

Karabaş otunun özelliklerinden biri; akciğer ve kan kanserlerinin ilerlemesinde ve beyin tümörlerinin de genel olarak ilerlemesinde güçlü bir geciktirici ve durdurucu özelliğinin olmasıdır. Hatta, bazı akciğer, kan ve beyin kanserli hastalarda öylesine etkilidir ki onları kesin olarak tedavi edebilir. Karabaş otunun içerdiği perillyl-alkol hem hücre bölünmesini önlemekte, hem de prostat, pankreas, bağırsak ve meme tümörlerine karşı etkin özellik göstermektedir. İçerdiği geraniol maddesinin, kansere karşı koruyucu ve de tümör yok edici özelliği vardır…

Karabaş otunun kanı sulandırması

Kan dolaşımını düzenleyici özelliği yüksek oranda (yaklaşık 5 000 ppm) içerdiği rosmarinik asitten kaynaklanmaktadır. Rosmarinik asitin önemli diğer iki özelliği antiatherosclerotic (damar sertliğine karşı) ve kanı sulandırıcı özelliğinin olmasıdır.

Karabaş otunun içeriği

Karabaş otunun içerdiği 1,8-cineole; antibakteriyel, antialerjik, sedatif (sakinleştirici), antirhinitis (burun nasal membranında oluşan enfeksiyona karşı), antilaryngitic (ses tellerindeki enfeksiyonlara karşı) ve hypotensive (tansiyon düşürücü) özelliği olan bir maddedir. Genel olarak karabaş otu yirminin üzerinde antibakteriyel özellikli etkin madde içermektedir. Özellikle, içerdiği caryophyllene maddesi staphylococ ve de streptococ bakterilere karşı spesifik (özel) olarak çok güçlüdür…

Sinir ve stres için ne yapmalıyız?

Uzmanlar, faydasından ötürü ‘beyin süpürgesi’ dediği karabaş otunu stres altındaki kişilere tavsiye ediyor. İşyerinde yorucu bir gün sonrasında gerginlik ve zihin yorgunluğu hissediliyorsa karabaş çayı faydalı olabilir. Bir bardak kaynamış suda bir tutam (1-2 çay kaşığı=1,5 gr) karabaş otu 5 dakika demlendirildikten sonra içiliyor.

Karabaş otu, huzursuzluğa, sinirsel kökenli bağırsak bozukluklarına, sinirsel yorgunluğa, uyku düzensizliklerine, grip, astım ve romatizmaya iyi geliyor ve dolaylı yoldan kolesterolü düşürüyor. Günlük doz yaklaşık 3 fincan kadar…

Adet sancısı ve adet kanaması için bitkisel reçeteler

adet düzenleyici bitki kürleri, adet düzenleyici bitki kürü, adet kanaması, adet kanaması için bitki kürleri, adet kanaması için bitki kürü, adet kanaması için bitkisel reçeteler, adet kanamasını engellemek, adet sancısı, adet sancısı için bitkisel reçeteler, adet sancısı kürü, adet sancısını engellemek
Hanımların periyodik olarak canlarını yakan, yaşam düzenlerinin bir parçası haline geldiği halde hiç karşı karşıya kalmak istemedikleri adet sancısı ve adet kanamalarını önlemek mümkün olmasa da bitkisel reçeteler vasıtasıyla etkilerini en aza indirmek mümkün. İşte adet sancılarına iyi gelen, ağrıları azaltan bitkisel tedaviler…

Adet sancısına iyi gelen bitkiler

Muz: İçerdiği yüksek oranda B6 vitamini sayesinde kadınların adet dönemi sancılarını büyük oranda azaltır. Doğal bir ağrı kesici gibidir.

Tarçın: Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde hem boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına iyi gelir.

Tuzsuz tereyağına 1 çorba kaşığı bal ve aynı miktarda çemen katıp macun haline getirin. Adetten önce 1 kaşık yutun. Sancılar hafifleyecektir.

Adet kanamasının çok olması durumlarında aşağıdakileri yapabilirsiniz

1. Kişniş ve nane kaynatıp içilir.

2. 100 gr Mersin ağacı tohumu, 50 gr kişniş, 20 gr sığırdili otu, 50 gr sumak. Bu malzeme 1 litre şu içinde kaynatılır. Şeker konur ve soğuk olarak içilir.

3. Kereviz ve maydanoz beraberce kaynatılır. Çıkan su buzdolabında 24 saat bekletilip aç karınla 3 gün boyunca birer bardak içilir.

Adet kanamasını söktüren bitki kürü 1

Malzemeler:
- 2 baş kereviz,
- 4 çorba kaşığı hindiba,
- 1 çorba kaşığı çemen,
- 3 çorba kaşığı anason

Hazırlanışı:
Malzemeler güzelce kaynatılır, buzdolabında 4-5 saat bekletilir. 1 hafta boyunca her gün 1′er bardak içilir.

Adet kanamasını söktüren bitki kürü 2

Malzemeler:
- 30 gram kereviz tohumu,
- 30 gram hindiba tohumu,
- 30 gram ısırgan tohumu,
- 30 gram çemen,
- 60 gr kuru üzüm,
- 1 kuru incir,
- 9 gr anason,
- 9 gr Udihindi.

Hazırlanışı:
Malzemeler yarım su bardağı suyun içinde kaynatılır. Maddelerden sert olanlarını havanda toz haline getirip katın. Boza kıvamına gelince şeker katarak 1 çay bardağı içilir.

Adet sancısı kürü

Tuzsuz tereyağına 1 çorba kaşığı bal ve aynı miktarda çemen katıp macun haline getirin. Adetten önce 1 kaşık yutun. Sancılar hafifleyecektir. Bademcik iltihabı Adaçayıyla bol gargara yapın.

Adet düzenleyici bitki kürü 1

Malzemeler:
- Beşparmak otu kökü,
- Civanperçemi,
- Çoban çantası,
- Saplı meşe kabuğu.

Hazırlanışı:
Bütün malzemelerden birer çay bardağı alınarak bir kaba konur ve karıştırılır. Yeteri kadar su eklenerek kaynatılır. Soğutulduktan sonra içilir

Adet düzenleyici bitki kürü 2

Malzemeler:
- Bal,
- Hardal tohumu,
- Nane,
- Yabani kereviz.

Hazırlanışı:
Bir çay bardağı toz haline getirilmiş hardal tohumu ve nane bir tutam yabani kereviz alınarak bir kaba konur. Yeteri kadar su eklenerek kaynatılır. Soğutulduktan sonra bal ile beraber içilir.

Bitki çayları her mevsim enerji veriyor

adaçayının yararları, bitki çayları, bitkilerin yararları, bronşit, enerji takviyesi, enerji takviyesi bitkiler, enerji veren bitkiler, ıhlamur çayının yararları, kuşburnu çayının yararları, melisa çayının yararları, nane çayının yararları, öksürük, papatya çayının yararları, sarı kantaron çayının yararları, sarı kantaronun yararları, yeşil çayın yararları

Kimi soğuk algınlığına iyi gelirken kimi stres ve uyku düzensizliğini önlüyor, kanser riskini azaltıyor, kimi de migrene iyi geliyor. Bin bir derde deva olan bitki çayları, yaz – kış demeden her mevsim enerji veriyor.

Ziraat Mühendisi Neriman Kara, bitki çaylarının her mevsim enerji takviyesi olarak kullanılabileceğini belirtiyor. Ancak bitkiler sadece enerji vermekle kalmıyor, aynı zamanda organizmayı çeşitli yönlerden destekliyor.

Adaçayı kalp krizi tehlikesini azaltıyor, yeşil çayın kansere karşı koruduğu ifade ediliyor. Kara, yazısında ateşli hastalıklara karşı ıhlamur ve aspirinin birlikte kullanılması halinde antibiyotiklere ihtiyaç kalmayacağını dile getiriyor.

Neriman Kara, papatya çayının iştah açtığını, kuşburnunun kilo kontrolüne yardımcı olduğunu, melisa çayının sinir sistemini dengelediğini, sarı kantaronun ise virüs kaynaklı enfeksiyonları tedavi ettiğini vurguluyor.

Adaçayı

Gece terlemesine sebep olan hastalığı iyileştiriyor. Kanı temizleyerek, mikropları öldürüyor. Nezle ve boğaz ağrılarına iyi geliyor. İştah ve zihni açıyor. Uyarıcıdır. Bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları ve ülsere iyi geliyor. Böcek sokmalarında sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanıyor.

Yeşil çay

Kalp damar hastalıklarını azaltıyor. Kolesterol ve yağ değerlerini iyileştirerek, tansiyon ve kan şekerini ayarlıyor. Damar sertliğinden koruyor. Kılcal damarları büzerek ödem oluşmasını önlüyor. Diş çürümesini ve kemik erimesini engelliyor. Alerjiyi gidererek bakteri ve grip virüsü ile savaşıyor. Migreni geçiriyor. İdrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama rejimlerinde kullanılıyor. Yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırıyor.

Nane çayı

Mide ve bağırsak gazlarını gideriyor. Sindirim sistemi rahatsızlıkları, ishal, bulantı ve kusmaya iyi geliyor. Karaciğer yetersizliğini gideriyor. Kalp ritim bozukları, bağırsak spazmı, astım, grip, bronşit, baş dönmesi, dil tutukluğu, felç, çarpıntı, baş ağrısı, ateş ve soğuk algınlığına iyi geliyor. Enerji vererek hafızayı kuvvetlendiriyor. Ancak mide ülseri ve gastriti olanların fazla kullanmaması tavsiye ediliyor.

Kuşburnu çayı

Doğal C vitamini içeriyor. Enfeksiyon ve soğuk algınlığına karşı direnç veriyor. Hemoroid, gribal enfeksiyonlar, kolesterol, yorgunluk, varis, romatizma ve dolaşım bozukluklarına iyi geliyor. Özellikle ilkbaharda kullanılması öneriliyor.

Papatya çayı

Diş ağrısı, hazımsızlık, gaz, mide spazmı ve krampları ile sinir sistemi problemlerine bağlı huzursuzluk ve uykusuzluğa iyi geliyor. İştah açıyor. Özellikle çocuklarda, sinire ve gerginliğe bağlı mide problemlerinde rahatlıkla kullanılıyor.

Melisa çayı

Tansiyonu düşürüyor, idrar söktürüyor. Yatıştırıcı özelliğinden dolayı spazmı önleyerek, sindirime de yardımcı oluyor.

Ihlamur çayı

Ateşli soğuk algınlıklarının kısa sürede iyileşmesini sağlıyor. Öksürük ve bronşite iyi geliyor. Gevşetici, sakinleştirici ve terletici özellikleri bulunuyor. Kış aylarında sıkça kullanılması tavsiye ediliyor. Kesinlikle kaynatılmaması isteniyor.

Doğru bilinen bitkisel efsaneler

bacak derisinde yanık, bitki kürleri, bitkisel efsaneler, bitkisel tedaviler, bitkisel yanılgılar, bitkisel yanlışlar, doğru bilinen yanlışlar, istenmeyen tüyler, karınca yumurtası, karınca yumurtası yağı, kellik, Şifalı Bitkiler, yılan yağı

Uzmanlar, kelliğe karşı “yılan yağı” ile istenmeyen tüylere karşı “karınca yumurtası yağı” kullanılmasının hiçbir bilimsel geçerliliğinin olmadığını belirtiyor. İşte halk arasında doğru bilinen yanlışlar…

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Aktaş, yaptığı açıklamada tıbbi ilaçların geliştirilmesinin uzun yıllar aldığını ve çeşitli testlerden geçtikten, binlerce kişi üzerinde denendikten sonra piyasaya sürüldüğünü söyledi.

Piyasada çeşitli isimler altında satılan ve hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan ilaçlara itibar edilmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aktaş, şöyle devam etti:

“Halk arasında kelliğe karşı kullanılan yılan yağı ile istenmeyen tüylere karşı kullanılan karınca yumurtası yağının hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Bu tür tedaviler tıpta incelenmeden, araştırılmadan, binlerce kişi üzerinde denenerek değerlendirilmeden, ‘ben sürdüm iyi geldi, komşudan aldım iyi geldi, amcam kullandı, dayım kullandı iyi geldi’ gibi söylemlerle insanları kandırmak doğru değildir.

Uydurma, ebelerimizden, dedelerimizden kalma, bilimsel geçerliliği olmayan tedavilerle insanların kandırılması çok yanlış ve üzücüdür. Bunlar memleketi gerileten sistemlerdir. Millet aya giderken biz karınca yumurtasıyla yılan yağıyla uğraşmamalıyız.”

Prof. Dr. Aktaş, halk arasında şifalı olarak bilinen bazı bitkilerin de çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirterek, bu tür bitkilerin kullanımına da çok dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Kendilerine “koca karı” ilaçlarının verdiği zararlar nedeniyle başvuran hastalar olduğunu bildiren Prof. Dr. Aktaş, şu bilgileri verdi:

“Örneğin bir hasta dizindeki ağrıya karşı bir ot kullanmış. Bu ot bacak derisini yakarak kemik ve tendonları görünür hale getirmiş. Hasta ‘Aman doktor bey dizimin ağrısından vazgeçtim benim yaramı iyileştir, perişan oldum’ diyor. Hipokrat ‘önce zarar verme’ diyor. Önce hastaya zarar vermeyeceksin.

Çoğu hastalık kendi kendine iyileşir ya da belirli bir şiddette devam eder. Hastasına zarar vermeyen doktor büyük doktordur, ama faydalı olan doktor daha büyük doktordur.

Büyük doktor olmak istiyorsan önce zarar verme, faydalı olmaya çalış. Verdiğin bir maddenin iyi geldiğini sanıyorsun, ama bakalım iç organlara ne kadar zarar veriyorsun? Bağırsaklarını, karaciğerini, böbreğini acaba harap ediyor musun? Bunu biliyor musun? Bunun incelenmesi lazım. Bu tür şeyleri televizyon reklamlarında da görüyorum.”

Brokoliyi sofranızdan eksik etmeyin

A vitamini ihtiyacı, beslenme önerileri, brokoli, brokolinin besin değeri, brokolinin yararları, C vitamini ihtiyacı, doğru beslenme, düşük kalorili besinler, kalp hastalıkları, lifli besinler, lifli gıdalar, Obezite, obeziteden korunmak, Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, sağlıklı beslenme, yeşil yapraklı sebzeler, yüksek lifli besinler

Uzmanlar, yüksek vitamin içeriği ve lifli olmasının yanı sıra düşük kalorisi nedeniyle beslenme açısından çok değerli bir sebze olan brokoliyi sofralarımızdan eksik etmememiz gerektiğini belirtiyor.

Uzmanlar, bir brokolinin, kişinin günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 220’sini, A vitamini ihtiyacının ise yüzde 15′ini karşıladığını belirtiyor.

İçerdiği antikanserojen maddeler nedeniyle vücutta kanser oluşumunu engelliyor. Düşük kalorili olması ve yüksek oranda lif içermesi nedeniyle dengeli beslenme sağlıyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ferhat Odabaş, brokolinin besin değerlerinin tespit edilmesi için çok sayıda araştırma yapıldığını belirterek, brokolinin faydaları anlaşıldıkça tüketiminin de arttığını söyledi.

Obeziteye karşı da etkili

Prof. Dr. Odabaş, brokolinin düşük kalorili olması ve yüksek oranda lif içermesi nedeniyle dengeli beslenme için sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini de ifade ederek, “Çağımızda önemli bir hastalık olarak karşımıza çıkan obeziteye karşı da etkili bir sebzedir” dedi.

Brokolinin faydalarının saymakla bitmeyeceğini ifade eden Prof. Odabaş, sebzenin aynı zamanda kalp hastalıklarına iyi geldiğini söyleyerek, tüm yeşil yapraklı sebzelerde olduğu gibi brokolinin de taze ve çok fazla ısıya maruz bırakılmadan tüketilmesi önerisinde bulundu.

Brokoli hakkında daha fazla bilgi edinmek için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu‘nun Brokoli başlıklı yazısını okuyabilirsiniz.

Yaşam kalitesini artırmada bitkilerin rolü

bitkilerden yararlanmak, bitkilerin rolü, bitkilerin yararları, bitkilerle sağlık, bitkisel tedavi, bitkisel tedaviler, faydalı bitkiler, gürültüyü engellemek, ısıyı artırmak, kirliliği engellemek, serinliği artırmak, yararlı bitkiler, Yaşam, yaşam kalitesi, yaşam kalitesini artırma

Uzmanlar, bitkilerin son yıllarda kentlerdeki yaşam kalitesini yükseltmek için yaşam alanlarında, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısı ve serinliği artıracak unsur olarak kullanılmaya başlandığını belirtiyor.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde, ilaç, yem ve gıda sanayisinde kullanılmak üzere bitkilere yönelik kapsamlı araştırmalar yapıldığını, yeni yerleşim alanlarının çevresini, yaşam kalitesini artıracak şekilde düzenleme konusunun da ihmal edilmediğini söyledi.

Bu tür çalışmaların son zamanlarda Türkiye’de de yapılmaya başlandığını belirten Düzenli, “İnsanlar yeni bir yere yerleşmek için artık iş buldum, eşim orada yaşıyor mantığıyla bakmıyor. Yerleşecekleri alanlarda artık hava, su, toprak ve iklim gibi ayrıntılara dikkat ediyor. Kendisine ne derecede faydası var, oturacakları binaların çevresi ve yakınındaki ağaçlandırmanın hangi ölçülere göre yapıldığına bakıyor” dedi.

Düzenli, bu beklentiler doğrultusunda, gürültü ve kirliliği engelleyecek, ısıyı ve serinliği artıracak bitkilendirmenin artık önem kazandığına işaret ederek, şöyle konuştu:

“Yaşam kalitesini artıracak bitkilendirme çalışmaları önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Artık düzenleme yaparken bir bitkinin estetik olup olmadığı, meyve verip vermediğinin yanı sıra, yapraklarının güneş ışınlarını yeterince tutup tutmadığına, havadaki insan sağlığını olumsuz etkileyen bir takım gazları etkisiz hale getirip getirmediğine bakılıyor.”

Bitkilerin hücre ve dokularında farklı özellikler olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Düzenli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Örneğin bazılarının yaprağı kalın, bazılarının ince, bazıları dik ve bazıları da yere paralel olarak duruyor. Gül ve karanfil gibi bitkiler unutulmamalı ama bunların yerine özelliği bulunan bitkilere yönelmek gerekir. Yaşam kalitesini yükselten birçok bitki var. Örneğin ağır metalleri etkisiz hale getiren yalancı karabiber, zakkum, sıcaklık yayan yılan pancarı, akrep gibi zararlı böceği kaçıran gelin duvağı, serinlik veren asma gibi bitkiler bunlara örnek verilebilir. Bu ve benzeri bitki türlerinin yaşam alanlarında çoğaltılması gerekir.”

Düzenli, Türkiye’de bitki araştırma istasyonu kurulması halinde, çok amaçlı araştırmaların yapılabileceğini de söyledi.

Bitki araştırma konusunda başlattıkları çalışmanın daha kapsamlı hale getirilebilmesi için desteklenmesinde yarar olduğunu belirten Düzenli, “Türkiye’de en kısa zamanda bitki araştırma istasyonu veya enstitüsünün kurulması gerektiği fikrimizi bıkmadan tekrarlayacağız” diye konuştu.

ÇÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli, aynı yönde çalışmanın sadece yerleşim alanlarında değil, hayvanat bahçeleri ve hayvan barınaklarında da olması gerektiğini ifade etti.

Hayvanlara da doğal ortamlarına uygun yaşam hakkı sunulmasından yana olduğunu bildiren Düzenli, “Sadece bulunduruldukları yerin çevresini tel örgüyle çevirmek, kulübe, yemek ve su kaybı bulundurmak yeterli değil. Onların rahat nefes alabilmelerini sağlayacak bitkilendirmeye özen gösterilmeli” dedi.

Doğal taşlarla şifa bulma teknikleri

agat taşının yararları, akik taşının yararları, ametist taşının yararları, aytaşının yararları, doğal taşlar, firuze taşının yararları, jasper taşının yararları, kristal kuvars, krizopras taşının yararları, lapislazuli, lapislazuli taşının yararları, mavi kalsedon taşının yararları, şifa bulma teknikleri, şifa bulmak, turkuaz taşının yararları

Aşk ve gücün sembolü olarak yüzyıllardır insanların ilgisini çeken doğal taşlar, stresten mide ağrısına kadar birçok rahatsızlığa iyi geliyor. İşte şifalı taşlar ve faydaları…

Alternatif tedavi yöntemlerine gösterilen ilginin artmasıyla taşların rahatsızlıklara iyi geldiğine inananların sayısı hızla artıyor.

İstanbul Kuyumcu Esnaf ve Sanatkârları Odası’nın yayımladığı ‘Gold News’ dergisinde yer alan araştırmaya göre, birbirinden renkli doğal taşlar, insanlara şifa saçıyor.

İşte şifalı taşlar ve iyi geldiği sağlık sorunları…

Agat: mutluluk simgesi, stresi atıyor.

Firuze/Turkuaz: Olumsuzu olumluya çevirir, göz ağrılarına iyi gelir, üretkenliği artırır.

Aytaşı: Seziyi güçlendirir, kramplara iyi gelir.

Kaplan gözü: Sahiplenme duygusunu güçlendirir, konsantrasyonu artırır.

Akik: Erkeklerde erkeklik bezini, kadınlarda yumurtalıkları korur.

Mavi kalsedon: Düşünce yeteneğini güçlendirir, iyi konuş-mayı sağlar.

Zebercet: Cihazların kaydedemediği kalp çarpıntılarını ve korkuları giderir.

Opal: Sevgi ve şefkatin simgesidir. Eklem iltihabına iyi gelir.

Topaz/Sitrin: Kan dolaşımı bozukluğuna ve mideye iyi gelir. Telepati yeteneğini artırır.

Lal: Ateşlilik ve canlılık sağlar.

Jade/Yeşim: İyi ilişki, dostluk simgesidir. Böbrek rahatsızlığından kaynaklanan ateşi düşürür.

Lapislazuli: Ruh ve beden arasındaki dengeyi sağlar, hazmı kolaylaştırır.

Ametist: Stres, migren, iştahsızlık, göz ağrıları ve akciğer hastalıklarına iyi geliyor.

Kristal kuvars: Enerji simgesidir, tansiyonu düzenler, meditasyonda kullanılır.

Krizopras: Seksüel ve depresif sorunları hafifletir, kişisel yetenekleri ortaya çıkarır.

Jasper: Karaciğer, dalak ve mesaneyi güçlendirir.

Burçlara göre taşlar

Koç: Ametist, Jasper, Opal

Boğa: Firuze, Kalsedon, Opal, Yeşim

İkizler: Agat, Akik, Aytaşı, Opsidyen, Pembe Kuvars

Yengeç: Akik, Aytaşı, Zümrüt, Kuvars, İnci Jasper

Aslan: Agat, Akik, Lal

Başak: Agat, Opsidyen, Mavi Kalsedon

Terazi: Agat, Opal, Rodonit

Akrep: Ametist, Kuvars, Sitrin

Yay: Ametist, Kuvars, Opsidyen

Oğlak: Agat, Kuvars, Opal, Lal

Kova: Ametist, Agat, Kuvars, Yeşim

Balık: Firuze, Rodonit, Ametist, Opal

Mide dostu bitkisel karışımlar

atkuyruğu buğu kompresi, aynısafa merhemi, beslenme alışkanlıkları, bitkisel karışımlar, bitkisel kürler, ekşi yonca özsuyu, ısırganotunun yararları, İsveç şurubu, İsveç şurubu kompresi, mide ağrıları, mide ağrısı, mide dostu bitkiler, mide kanseri, mide kanserinden korunmak, mide kanserinden koruyan bitkiler, mide sağlığı, midedeki sağlık problemleri, özsu karışımı, sinirliot yaprakları, sinirliotun yararları, taze ısırganotu

Vücudumuzun hassas organlarından olan mide, beslenme alışkanlıkları nedeniyle birçok hastalıkla karşı karşıya kalabiliyor. Uzmanlar, mide sağlığının korunması ve midedeki sağlık problemlerinin giderilmesi için bitkisel kür ve bitkisel karışım tavsiyelerinde bulunuyor. İşte mide dostu bu bitkisel karışımlar…

Bitki karışımı

Mide kanserinde günde 6-8 bardak ısırganotu, aynısafa eşit karışımının çayı içilmelidir. İnce kıyılmış bu bitki karışımından yarım tatlı kaşığı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Önerilen çay miktarı gün boyuna yayılarak (örneğin 15-20 dakikada 1-2 yudum), sıcak olarak yudumlanır.

Özsu karışımı

Taze toplanan ısırganotu ve sinirliot yaprakları iyice yıkanıp ince kıyıldıktan sonra uygun bir meyve sıkacağına atılarak özsuları elde edilir. Bu özsu karışımından saatte 1 yemek kaşığı, aynı miktarda suyla inceltilerek alınır. Mevsim nedeniyle herhangi bir bitki bulunamıyorsa, bulunabilen bitkilerin özsuyu kullanılabilir.

Ekşi yonca özsuyu

Başlangıçta önerilen çay karışımının her bir bardağına (eğer kanser başlangıç aşamasında ise), taze sıkılmış ekşi yonca özsuyundan 3-5 damla eklenir. Taze toplanan bitki yıkanır ve hemen suyu çıkartılır.

İsveç şurubu kompresi

Her gün 4 saat süreli İsveç Şurubu kompresi mide bölgesine uygulanır. İsveç Şurubu’nun içeriğindeki alkolün deriyi kurutmasını önlemek için, kompres bölgesi önceden aynısafa merhemi ile iyice nemlendirilir. Sonra yeterli büyüklükte bir pamuk parçası İsveç Şurubu’yla nemlendirilir ve mide bölgesine yatırılır. Kompresin üstüne bir tabaka kuru pamuk konulup sarılır.

Aynısafa merhemi

Bir tavanın veya tencerenin içinde kızdırılan 250 gr saf domuz yağına (kaz yağı veya tereyağı da olabilir) 2 avuç dolusu ince kıyılmış taze aynısafa bitkisi (çiçek, yaprak, sap) eklenir.

Kızartma yapar gibi, 2-3 dakika boyunca kabın içindekiler karıştırılır ve ocaktan indirilerek, üstü kapalı biçimde ertesi güne kadar serin bir ortamda bekletilir. Ertesi gün kap yeniden ocağa koyulur ve yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür ve kapaklı temiz merhem kaplarına aktarılıp, buzdolabında saklanır.

Atkuyruğu buğu kompresi

Bu hastalıkta, günde iki kere 2 saat süreli atkuyruğu buğu kompreslerinin mide bölgesine uygulanması önerilir. İki avuç dolusu ince kıyılmış atkuyruğu (taze bitki daha etkilidir), içinde su kaynayan bir tencerenin üstüne oturtulmuş olan süzgece konulur ve tencerenin üstü örtülür.

Buhar bitkileri ısıtır ve yumuşatır. Yumuşayan sıcak bitkiler temiz bir tülbendin üstüne yayılır ve tülbent kapatılarak mide bölgesine yatırılır. Isıyı tutucu büyücek bir bezle kompres tespit edilir ve sıkıca örtülür.

Kompresin etki süresi boyunca (en az 2 saat) hasta sıcak yatağında kalır ve sıkıca örtünür. Atkuyruğu buğu kompresi, eğer hasta rahatsız olmuyorsa, gece boyunca da etkilemeye bırakılabilir.

Ülserin nedenleri ve ülsere iyi gelen bitkiler

atkuyruğu buğu kompresi, aynısafa merhemi, aynısafa otunun yararları, beslenme alışkanlıkları, bitkisel karışımlar, bitkisel kürler, civanperçemi, civanperçeminin yararları, çobançantası, çobançantasının yararları, ebegümecinin yararları, eğir kökünün yararları, ekşi yonca özsuyu, ısırgan otunun yararları, ısırganotunun yararları, İsveç şurubu, İsveç şurubu kompresi, karakafes otu kökü, kuş ekmeğinin yararları, mayıs papatyası, mide ağrıları, mide ağrısı, mide basıncı, mide dostu bitkiler, mide kanseri, mide kanserinden korunmak, mide kanserinden koruyan bitkiler, mide sağlığı, midedeki sağlık problemleri, özsu karışımı, sinirliot yaprakları, sinirliotun yararları, taze ısırganotu, ülser, ülsere iyi gelen bitkiler, ülserin nedenleri

Uzmanlar, ebegümeci başta olmak üzere ısırgan otu, alnısafa gibi bitkilerin özellikle ülser ve mide kanseri gibi ölümcül olabilen mide rahatsızlıkları için bire bir olduğunu belirtiyor ve bu bitkilerin sıklıkla tüketilmesi gerektiği tavsiyesinde bulunuyorlar…

Midenin dostu ebegümeci

Birçok çeşidi bulunan mide rahatsızlıklarında, tıbbi tedavinin yanı sıra şifalı bitkiler de faydalar sağlıyor. Isırgan otu, aynısafa ve ebegümeci; en etkilileri olarak sayılabilir…

Mide rahatsızlıkları; mide asidi, mide basıncı, mide büyümesi, mide kanaması, mide kanseri, mide krampları, gastrit (mide mukoza iltihabı), mide şişkinliği, mide ülseri, mide yanması, mide zayıflığı gibi çeşitlilikler gösteriyor. Bundan dolayı tedavilerin de mide rahatsızlığının teşhisi konulduktan sonra uygun şekilde yapılması gerekiyor.

Ülserin nedenleri

Stres (hızlı yaşam biçimi, ruhsal baskılar, çatışmalar), sigara alışkanlığı, yapısal nedenler (ince yapılı olmak), kronik karaciğer veya akciğer hastalıkları, kronik açlık ve hormonsal etkenler, mide ülserinin nedenleri arasında yer alıyor. Mide ülseri çeken kişinin, midesini korumak ve rahatlatmak için, uygun bir beslenme diyetine kesinlikle uyması gerekiyor. Ülser tedavisinin yanı sıra şifalı bitkilerden yararlanmak da ağrılar ve midenin rahatlaması için büyük faydalar sağlıyor.

Isırgan otu

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş ısırgan otu çayı, haftalar boyunca sürekli içilebileceği için, uzun süreli tedavi kürlerine çok uygun bir bitkidir.

Ebegümeci

Mide ülserinde, taze ebegümeci yaprakları ve kaba öğütülmüş arpa ile hazırlanan bir çorba çok yararlıdır. Önce arpa çorbası pişirilir ve sonra, ince kıyılmış taze ebegümeci yaprakları çorbanın üstüne serpiştirilir.

Aynısafa

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış çiçek yaprağı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan yudumlanır.

Kuş ekmeği

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan yudumlanır.

Bitki karışımı

100 gr karakafes otu kökü, 50 gr aynısafa çiçeği ve 50 gr kuş ekmeği, ince kıyılmış olarak harmanlanır. Yarım tatlı kaşığı bitki karışımı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, sıcak olarak yudumlanır.

Mide asidine karşı eğir kökü

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10 – 12 saat bekletildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Her öğünden önce ve sonra bir yudum çay içilir. Yani toplam olarak günde 6 yudum eğir kökü çayı içilir ve bu da bir bardağa eşittir. Daha fazla içilmemelidir! Çayın hep sıcak kalabilmesi için, önceden ısıtılmış bir termosta muhafaza edilmesi yararlı olur.

Mide basıncına karşı kullanılabilecek bitki ve karışımlar

Mayıs papatyası

Yarım tatlı kaşığı mayıs papatyası, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak iki dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Civanperçemi

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Sabahları ve akşamları birer bardak taze demlenmiş civanperçemi çayı soğutulmadan yudumlanır.

Mide kanamasında etkili bitkiler

Karakafes otu kökü

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir bardak soğuk suda 10-12 saat bekletildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Gün boyuna yayarak 2-3 bardak ılık çay yudumlanarak içilir. Kullanım kolaylığı açısından, ılık çay, önceden ısıtılmış bir termosta muhafaza edilebilir.

Çobançantası

Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Civanperçemi

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 1-2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.

Dolgun, dik ve diri göğüsler için bitkisel öneriler

bitkisel göğüs bakımı, bitkisel öneriler, büyük göğüsler, dik göğüsler, diri göğüsler, dolgun göğüsler, göğüs bakımı, göğüs güzelliği, göğüs kaslarını kuvvetlendirmek, göğüs masajı, göğüs sarkıklığı, göğüs yağı, kadınlık hormonu, kekik bitkisinin yararları, kusursuz göğüsler, meme masajı, meme yağı, mercanköşkün yararları, muhteşem göğüsler, nanenin yararları, ökse yaprağı ile göğüs bakımı, ökse yaprağının yararları, regl devresinin başlaması, sarkık göğüsler, Tunus baklası, Tunus baklası bakımı, Tunus baklası ile göğüs bakımı, Tunus baklasının yararları, zambak ile göğüs bakımı

Kadınların erkeklerde ilk dikkat çeken bölgeleri olan göğüslerin dolgun ve dik kalması için periyodik göğüs bakımını ihmal etmemek gerekiyor. Doğal bitkilerle de desteklenen göğüs bakımının nasıl yapılması gerektiğini bu yazımızda bulabilirsiniz…

Dolgun ve toplu bir çift göğüs, hanımların zarif, genç ve çekici görünmesinde çok etkilidir. Genç, orta ve ileriki yaşlarda, her zaman için göğüslerin güzelliğini ve sağlığını korumasını bilmek gerekir.

Genç kızlarda regl devresinin başlaması ile göğüsler de büyümeye başlar ve süratle büyüyerek 3-4 ay içerisinde hemen hemen normal büyüklüğüne ulaşırlar.

İlk regl görülmesiyle kızlar kendi tiplerine gidecek sutyen kullanmaya başlayarak göğüslerinin şekil almasını sağlamalıdırlar. Rasgele veya başkasına ait sutyen kullanılmamalıdır, ilk reglden itibaren 3-4 ay içerisinde göğüslere istenilen şekil aldırılabilir. Bu devrede çok dikkatli olunmalı ve göğüslerin sarkık bir hal alması önlenmelidir.

Bazı kızlarda göğüsler, boylarına göre çok fazla büyüme gösterir ve onların görünümünü çirkinleştirir. Bu durumda olanlar geceleri de sutyen takarak göğüslerinin fazla büyümesini önlemelidirler.

İklim şartlarına, ırka ve beslenmeye göre değişmekle beraber, normal memelerin çapları şöyledir: yukardan aşağı çapı 10-11 cm, yanlamasına çapı 12-13 cm. Yani memeler hemen hemen yarı top şeklindedirler. Memeler önceleri böyle top gibi yuvarlak iken zamanla hakiki şekillerini alırlar. Genç ve orta yaşlarda toplu ve dik oldukları halde, yaş ilerledikçe veya doğumlardan sonra devamlı ve dikkatli bakım yapılmazsa, sarkık bir hal alırlar.

Bunların önlenmesi ise mümkündür ve bunun için şu bitkilerden yararlanılabilir:

Tunus baklası ile göğüs bakımı

Tunus baklasının içerisinde, ciltten girerek göğüs kaslarını kuvvetlendirecek maddeler vardır. Bu sebeple göğüsler için çok faydalıdır.

Tunus baklasının göğüsler için faydaları:

- Göğüslerin gelişmesini sağlar.
- Göğüslerin dikliğini ve dolgunluğunu muhafaza eder.
- Göğüsler sarkmış, porsumuş ise yeniden toparlanmalarını sağlar.

Tunus baklasının kullanımı:

2 yemek kaşığı Tunus baklası unu, 1 çay bardağı su ile karıştırılır. Orta ateşte yarım saat kadar pişirilir ve sonra soğutulur. Soğuk halde memeler üzerine ve bilhassa meme kasları üzerine (kenar çevrelere) sıvanır. Yarım saat sonra soğuk suya batırılmış süngerle bu hamur iyice silinir. Bu tedaviye her ay 6-8 gün aralıklarla devam edilmelidir.

Zambak ile göğüs bakımı

Zambakta kadınlık hormonu vardır. Bu da göğüs güzelliği için çok fayda verir. 3-4 adet zambak soğanı ince kıyılır, sonra el presinde sıkılarak suyu çıkarılır. Bu, eşit miktarda gliserinle karıştırılır. Akşamlan tüm meme ve meme etrafı bu yağla ovulur. Bu masaj göğüslerin gelişmesini, dolgun ve dik olmasını ve öyle kalmasını sağlar. Bu karışım ihtiyaç duyuldukça kullanılmalıdır.

Göğüslerin dolgunluğunu ve dikliğini muhafaza etmek

Göğüs dolgunluğu ve dikliği yaş, çalışma hayatı, emzirmeler sonucu bozulabilir ve göğüsler pörsüyebilir, sarkabilir.

Bunu önlemek için yukarıdaki önerilerimiz dışında ayrıca şunlar da yapılmalıdır:

- Her banyodan sonra sadece memeler üzerine ince bir hortumla soğuk duş yaptırılmalıdır. Bu yoksa sünger, soğuk suya batırılarak göğüsler bolca ıslatılmalıdır.
- 1 ölçü limon suyu, 1 ölçü kanyakla kırıştırılmalı, akşamları memelerin alt tarafından ve yanlardan yukarı doğru 5 dakika bu karışımla masaj yapmalıdır. Bu sık sık tekrarlanmalıdır.

- Akşamları şu karışımla göğüslere dıştan uç kısımlara doğru masaj yapılır.

- 7 yemek kaşığı zeytinyağı, 3 yemek kaşığı tatlı bademyağı, 3 çay kaşığı lâvantin esansı

Göğüslerin dolgun ve dik kalması için bitkisel kürler

Mercanköşk – Nane – Kekik karışımı:

1 su bardağı sıcak suya bu bitkilerin kurutulup ufalanmış olanından birer kahve kaşığı katılır, 20 dakika demlenip süzülür. Akşam yatmadan önce bu çay ile meme ve meme kasları bolca ıslatılır ve kurumaya bırakılır. Bu çay, göğüs kaslarını kuvvetlendirerek göğüslerin dik durmalarını sağlar.

Göğüs sarkıklığında bitkisel kürler

Doğum, zafiyet ve sair sebeplerden dolayı göğüsler porsumuş ve sarkmış olabilir. Bunları düzeltmek ve yaşa uygun hale getirmek için yukarı anlatılan tüm öneriler yerine getirilmeli, bunlara ilaveten şu öneriler de yapılmalıdır:

Ökse yaprağı ile göğüs bakımı

1 çay bardağı ılık suya 1 tatlı kaşığı ufalanmış ökse yaprağı konur, 20 dakika demlendikten sonra süzülür ve pamukla akşam meme üzerlerine ve meme kaslarına bolca sürülür ve kurumaya bırakılır. Buna bir süre devam edildiğinde zamanla göğüsler kendini toparlar. Bu arada yukarıda kaydettiğimiz yiyeceklerin de sofradan eksik edilmemesi sureti ile göğüslerin dolgunlaşması sağlanmalıdır.

Tunus baklası ile göğüs bakımı

Yukarıda anlatıldığı gibi tatbik edilir. Çok fayda verir, memelerin ve meme kaslarının daha çabuk kuvvetlenmesini sağlar. Bunda da yine yiyeceklere önem verilmelidir. En iyisi bir gün ökse, diğer gün Tunus baklası tatbik edilmesidir. Bu ikisine devam etmek daha iyi sonuç verir.

Kanserden koruyan mucize şifalı bitkiler

bağırsak kanseri, brokolinin faydaları, brokolinin yararları, cezayir menekşesinin faydaları, cezayir menekşesinin yararları, demir eksikliği, enginarın faydaları, enginarın yararları, göğüs kanseri, ısırgan otu, ısırgan otunun faydaları, ısırgan otunun yararları, kalsiyum içeren bitkiler, kanı temizliyen bitkiler, Kanser, kanser hastaları, kanser tedavisi, kanserden korunmak, kanserden koruyan bitkiler, kemik erimesi, kemik erimesini önlemek, kirazın faydaları, kirazın yararları, koruyucu bitkiler, meme kanseri, mineral eksikliği, mucize bitkiler, ömrü uzatan bitkiler, Prostat, prostat kanseri, rahim ağzı kanseri, Şifalı Bitkiler, sığırkuyruğunun faydaları, sığırkuyruğunun yararları, vitamin deposu bitkiler

Isırgan otu başta olmak üzere, brokoli ve sığırkuyruğu gibi birçok bitki hem vücudu kanserden koruyor hem de kanser tedavisine önemli ölçüde yardımcı oluyor…

Brokoli; kansere karşı koruma sağlarken, ömrü uzatıyor. Fazla miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine de birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, aynı zamanda bir vitamin deposu.

Brokoliyi fazla tüketenlerde ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülüyor, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmıyor. Kadınlarda göğüs kanserini önlüyor.

Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan ‘indole’ adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını da engelliyor.

Cezayir menekşesi

Enginar, prostat, meme ve rahim ağzı kanserine iyi geliyor. Tıbbi tedavide kullanılan bazı mucize ilaçlar, bitkilerden elde edilen etken maddeler içermektedirler. Bu konuda gösterilebilecek en önemli örnek, kan kanserine (lösemi) karşı kullanılan, vinblastin ve vincristin alkaloitlerini içeren, Madagaskar kökenli Cezayir menekşesi (Vinca rosea) adındaki bitkidir.

İyileştirici özelliği var

Şifalı bitkiler temizleyici, güçlendirici ve iyileştirici mekanizmaları destekleyici etkileri sayesinde, bedensel, ruhsal ve duygusal boyutların tümünde değişimlerin gerçekleşebilmesinde çok etkili olabilirler. Tüm beden sistemlerini kapsayan böyle bir tedavide, kan temizleyici ve tümör oluşumunu önleyici bitkiler, en önde gelenlerdir.

- Kiraza rengini veren maddenin; göğüs, bağırsak ve prostat kanserine iyi geldiği öne sürülmektedir.

- Domates, kanser hastalarına önerilir.

- Kara turp, kür halinde yenilince, kansere karşı vücudun direncini artırır. Az yenilince, tembel organları harekete geçirir.

- Lahana, bol miktarda B ve C vitaminleri ile kanser oluşumunu önleyen negatif enzimler içerir. Sabah kahvaltısından evvel içilen 1 bardak lahana suyu, sağlığa yararlıdır.

- Maydanoz, kansere iyi gelir.

- Sarımsak ve pancar, kansere ve kansere yatkın vücutlara fayda sağlar.

- Üzerlik otu çayı, kan pıhtılaşması gibi hallerde çok etkilidir.

İyi huylu kitleler

- Uzun süre aynı büyüklükte kalıyor.

- Çapları 1-2 cm’i geçmiyor.

- Kenarları düzenli, hareketli, yumuşak veya orta sertlikte bir özellik taşıyor.

- Ağrıyla birlikte gelişebiliyor.

Kötü huylu kitleler

- Hiçbir neden yokken aniden ortaya çıkıyor.

- Çok kısa sürede büyüyor. Bazen 5-10 cm gibi büyük çaplara ulaşabiliyor.

- Büyüdükçe çevre dokuya uzanarak, hareketi azaltıyor, komşu dokuların şeklini ve işlevini bozuyor.

- Sınırları kolayca belirlenebiliyor.

- Kitlede iyileşmeyen, bir yara oluşabiliyor veya kanama görülebiliyor.

- Genellikle ağrısız gelişebiliyor.

Kanser (tümör) oluşumunu önleyenler bitkiler

burç otu, burç otunun yararları, çekem otu, çekem otunun yararları, gevele otu, gevele otunun yararları, gökçe otu, gökçe otunun yararları, gövelek, gövelekin yararları, guaiacum officinale, kanser hastalıkları, kansere yakalanmak, kansere yakalanmış dokular, kokulu menekşe, kokulu menekşenin yararları, ökseotu, ökseotunun yararları, peygamberağacı odunu, peygamberağacı odununun yararları, Şifalı Bitkiler, tümör gelişimi, tümör oluşumu, viola odorata, viscum album

Uzmanlar, kansere yakalanmış dokuları yeniden organize etmek ve kontrol altına alabilmek için tümör gelişimini önleyici etkiye sahip olduğu kabul edilen bitkileri tüketmenin yararlı olacağını belirtiyor…

Ökseotu, kokulu menekşe (kök, yaprak, çiçek), peygamberağacı odunu (guaiacum officinale), modern tıp tarafından kanser hastalıklarına karşı kullanılıyor. Hastalığı nasıl etkileyebildikleri ise henüz tam olarak bilinmiyor.

Kokulu menekşe (viola odorata)

Kullanım biçimi: Bitkinin, çok ince kıyılmış kök, yaprak ve çiçeklerinden yarım veya 1 tatlı kaşığı dolusu, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra, süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan içilir. Ayrıca, akciğer ve üst solunum yolları hastalıklarında çok olumlu sonuçlar verir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

Ökseotu (çekem / burç / gevele / gökçe / gövelek = viscum album)

Kullanım biçimi: İnce kıyılmış yaprak ve saplardan yarım veya 1 tatlı kaşığı, orta boy 1 su bardağı soğuk suda 8-10 saat bekletilir, ılıklaştırılır ve süzülür. Günde 1-3 bardak çay, aç karnına veya öğün aralarında içilir. Ayrıca kalp kaslarını güçlendirir, kan basıncını, alçak veya yüksek de olsa, normalleştirir. Bitki meyveleri kullanılmaz!

Peygamber ağacı odunu (guaiacum officinale)

Kullanım biçimi: Talaş veya yonga biçimindeki odun çok ince kıyılır. Yarım tatlı kaşığı odun, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, üstü kapalı olarak düşük ısıda 15-20 dakika kaynatılır ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan içilmelidir. Önerilen dozaj dâhilinde, bilinen bir yan etkisi yoktur.

Kanserli dokuları güçlendiren şifalı bitkiler

atkuyruğunun yararları, aynısafanın yararları, boyotunun tohumunun yararları, çemenin yararları, civanperçeminin yararları, dokuları besleyici bitkiler, dokuları güçlendirici bitkiler, echinacea kökünun yararları, eğir kökünün yararları, hasta organlar, hindibanın yararları, ısırgan otunun yararları, Kanser, kanser hastalığı, kanserli dokular, kanserli dokuları güçlendirmek, kanserli dokuların tedavisi, karakafes otunun yararları, mirranın yararları, Şifalı Bitkiler, sinirli otun yararları, tümör oluşumu, tümör oluşumunu önlemek, yakı otunun yararları, yoğurtotunun yararları

Tümör oluşumunu önleyici bitkilerin yanı sıra, organları ve dokuları güçlendirici ve besleyici bitkilerle; hasta organların kendilerini kanser hastalığından kurtarabilecek bir yenilenmeyi sağlayabilecek yeni bir yaşama gücü geliştirilebilir.

Kansere karşı doğrudan etki yapamayan, ama bazı organları güçlendirebilecek güce sahip olan veya bedeni genel anlamda güçlendirebilen bitkilerin kullanılması, gerçekten de yararlı olabilir. Bu amaçla kullanılabilecek şifalı bitkilerden bazıları şunlardır:

Atkuyruğu,
Isırgan otu,
Civanperçemi,
Eğir kökü,
Aynısafa,
Yoğurtotu,
Karakafes otu,
Sinirli ot,
Yakı otu,
Boyotu tohumu (çemen),
Hindiba,
Mirra,
Echinacea kökü veya preparatları.

Kanın temizlenmesine yardımcı olan şifalı bitkiler

akız otunun yararları, akkız, arctium tomentesum, bedeni zehirli maddelerden arındırmak, deve kengeri, deve kengerinin yararları, devedikeni tohumu, devedikeni tohumunun yararları, dulavratotu, dulavratotunun yararları, evelik otu, evelik otunun yararları, iris germanica, iris kökü, iris kökünün yararları, kan temizleyici bitkiler, kanın temizlenmesi, kanser oluşumu, karaciğer sağlığı, kengel, kengel otunun yararları, kıbbun, kıbbun otunun yararları, menekşe kökü, menekşe kökünün yararları, meryem ana dikeni, meryem ana dikeninin yararları, mezarlık süseni, mezarlık süseninin yararları, mor süsen, mor süsenin yararları, rumex crispus, şevkülmeryem, şevkülmeryem otunun yararları, Şifalı Bitkiler, sığırkuyruğu bitkisinin kökü, sığırkuyruğu bitkisinin yararları, silybum marianum, susam kökünün kökleri, susam kökünün yararları, süsen kökü, süsen kökünün yararları, sütlü kengel, sütlü kengel otunun yararları, uluavratotu kökü, uluavratotu kökünün yararları, uslu kenger, uslu kengerin yararları

Bazı bitkiler, içerdikleri maddelerin kan temizleyici ve normalleştirici etkileri sayesinde bedeni destekleyip kanser oluşumuna neden olabilecek hücrelerin çoğalmasının önüne geçebiliyorlar.

Özellikle, karaciğeri etkileyerek, bedenin zehirli maddelerden arındırılmasını sağlayan bitkiler, bu konuda çok etkili olabilirler:

Evelik otu (sığırkuyruğu bitkisinin kökü = rumex crispus)

Ağustos-Ekim döneminde sökülür ve temizlendikten sonra gölgede kurutulur. Kuruduktan sonra, çok ince kıyılarak saklanır.

Kullanım biçimi: Yarım tatlı kaşığı çok ince kıyılmış kök, 1 bardak soğuk suya eklenir, üstü kapalı olarak, düşük ısıda 10-15 dakika kaynatıldıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakılır ve süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, sıcak olarak içilir. Yoğurtotu veya hindiba ile karıştırılabilir. Hafif müshil etkisi vardır.

Dulavratotu (uluavratotu kökü = arctium tomentesum)

Eylül-Ekim döneminde sökülür, temizlenir ve gölgede kurutulur. Kuruduktan sonra, çok ince kıyılarak saklanır.
Kullanım biçimi: Yukarıdaki gibidir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.

Süsen kökü (mor süsen / iris kökü / menekşe kökü / mezarlık süseni / susam kökünün kökleri = iris germanica)

Eylül-Ekim döneminde sökülür, temizlenir ve gölgede kurutulur. Kuruduktan sonra, çok ince kıyılarak saklanır.

Kullanım biçimi: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, 1 bardak soğuk suya eklenir, üstü kapalı olarak düşük ısıda 10-15 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakılır ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. (Yukarıdaki 3 bitki kökü, eşit oranda karıştırılarak da kullanılabilir.)

Devedikeni tohumu (akkız / deve kengeri / kengel / kıbbun / meryem ana dikeni / sütlü kengel / şevkülmeryem / uslu kenger = silybum marianum)

Devedikeni tohumu bitkisi, karaciğeri tüm zehirli ve zararlı maddelerden arındırır, karaciğer hücrelerinin yenilenmesini (regenerasyon) destekler, en ağır karaciğer hastalıklarında bile gönül rahatlığı ile kullanılabilir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.

Kullanım biçimi: Havanda hafifçe ezilmiş 1 tatlı kaşığı dolusu tohum, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, sabah aç karnına, öğlen yemeğinden yarım saat önce ve yatmadan yarım saat önce birer bardak olmak üzere, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.

Atkestanesi varis ve basurlara iyi geliyor

atkestanesi, atkestanesi ekstresinin yararları, atkestanesi hapı, atkestanesi jeli, atkestanesi kremi, atkestanesi merhemi, atkestanesi özü, atkestanesinin yararları, bacaklarda ağrı, bacaklarda şişlik, bacaklarda ülser, basur tedavisi, beyaz çiçekli atkestanesi, damar sağlığı, deri çatlakları, flebit, güneş lekeleri, hemoroit, Hint kestanesi, kaşıntı, kestanenin faydaları, kestanenin yararları, kılcal damarların yapısı, koca atkestanesi, pürüzsüz bir ten, romatizmal ağrılar, romatizmal hastalıklar, sürmelik tentürler, tentür, varis, varis tedavisi, yangılı damar, yorgunluk, zehirli atkestanesi meyveleri

Halk arasında koca atkestanesi, beyaz çiçekli atkestanesi ve Hint kestanesi olarak da bilinen ve çınar ağacına benzeyen güzel görünümüyle sokakları süsleyen atkestanesinin zehirli olan meyveleri, haricen kullanıldığında varis ve basura iyi geliyor, romatizmal ağrıları ve güneş lekelerini gideriyor.

Amerikan Tabipler Birliği’nin haftalık dergisi JAMA’nın bir alt yayını olan “Archives of Dermatology”de yer alan bir makalede, atkestanesi ekstresinin yararları anlatılıyor. Makaleye göre, kaynatılıp içilmesi halinde ölüme bile sebebiyet verebilen bu zehirli meyvenin ekstresi, damar ve kılcal damarların yapısını koruyarak, pürüzsüz bir tene sahip olmayı sağlıyor.

Atkestanesi özünün merhem, tentür veya jel haline getirilmiş türlerini cilde sürerek kullanmak, varis ve romatizmal hastalıklar haricinde, bacaklardaki ağrı, yorgunluk, kaşıntı ve darbe sonucu oluşan şişliklere de iyi geliyor. Sürmelik tentürleri aktarlarda bulunabilen meyvenin eczanelerde satılan hap şeklindeki tabletlerinin kullanımı içinse mutlaka doktora başvurmak gerekiyor.

Zehirli olduğu için, meyvesinin çiğ veya kaynatılarak yenilip içilmesinin öldürücü olabileceğini vurgulayan uzmanlar, problemli bölgelere harici olarak merhem veya tentür şeklinde sürülmesinin ise gözle görülür iyileşmelere yol açacağını belirtiyor.

At kestanesigiller familyasının örnek bitkisidir. Kuzey yarıkürede yetişen Aesculus cinsi, kışın yapraklarını döken 25 kadar ağaç ya da çalı halindeki bitki türünün ortak adı atkestanesidir. Bunlardan konumuzla en çok ilgili olan, koca atkestanesi ya da beyaz çiçekli atkestanesi (A. hippocastanum) türünün anayurdu Balkan Yarımadası olup bu tür on yedinci yüzyılda Avrupa’ya yayılmıştır.

Türkiye’de park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ve 20-30 m. kadar boylanabilen bu ağaca kısaca atkestanesi diyeceğiz. Atkestanesi ağacının gövdesi düz ve sık dallı, tepesi düz olur. Kenarları dişli, ucu sivri 5-9 yaprakçıktan oluşan yaprakları koyu yeşil renklidir.

Üzerlerinde pembe lekeler bulunan ve piramit biçimli salkımlar oluşturan beyaz çiçekleri yaz aylarında açar. Bu çiçeklerden oluşan kapsül durumundaki kalın çeperli meyveleri dikenlidir. Meyveler olgunlaşınca, yeşil renkli dikenli kabuk yarılır ve içinden 1-3 adet parlak koyu kahverengi, tadı buruk ve acı olan tohumu düşer. Eskiden soluğan (nefes darlığı) çeken atlara verildiğinden bu tohumlara ve bitkiye atkestanesi adı verilmiştir. Atkestanesi, tohumlarıyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.

Bitkinin sağlığa en yararlı bölümü tohumlarıdır. Bunlar, yani atkestaneleri bol miktarda nişasta, şekerler, saponin, tanen, yağ, bazı acı maddeler ile aeskulin ve fraksini içerir. Eczacılıkta iltihap giderici ilaçların yapımında kullanılır. Ağacın ekşi tadı olan körpe yaprakları bazı yerlerde toplanıp sarması yapılarak yenilir.

Atkestanesi tohumlarının tıbbi etkileri

- Damar büzücü ve kan dolaşımını güçlendirici tonik etkileri vardır. Bu nedenlerle varis, flebit ve hemoroit hastalıklarının iyileştirilmesinde kullanılır.

- Aynı nedenlerle damarlardaki yangı ve deri çatlaklarının iyileştirilmesinde yararlı olur.

- Gene aynı nedenlerle kılcal damarların çatlamasını ve kanamasını, bacaklardaki ülserleri iyileştirir.

- Dolaşım sisteminde damarların gücünü ve sağlıklı oluşunu destekler.
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, atkestanesi ağacının sonbaharda olgunlaşıp yere dökülen tohumlan toplanıp kurutulur, 1 -2 tatlı kaşığı kurumuş tohum parçaları ile varsa ağacın yaprağından bir miktarı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyon günde üç kez birer bardak olarak ve tatlandırılarak içilir.

- Ya da flebit, hemoroit, yangılı damar, varis, deri çatlakları ve bacaklardaki ülser durumlarında aynı infüzyon dıştan, şikâyetli yerlere, ovuşturularak uygulanır.

Brokolinin yararları ve şifa kaynağı brokoli kürleri

bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, baharatlar, baharatlı yiyecekler, Böbrek sorunları, brokoli kürleri, brokoli kürlerinin hazırlanması, brokoli suyu, brokoli tedavisi, brokolinin faydaları, brokolinin yararları, erectile dysfunctions, Genito-Urinary spazm, haşlanmış brokoli, hayvansal yağlar, idrar yapma zorlukları, kan basıncının ayarlanması, kansere karşı koruyucu bitkiler, kemik erimesinden korunmak, kısırlığın tedavisi, kısırlık, kolesterol seviyesinin düşürülmesi, kramplar, meni miktarının artması, mesane sorunları, patojen mikropların temizlenmesi, Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, prostat sorunları, Prostate Specific Antigen, sağlıklı yaşam, sertleşme problemleri, sertleşme problemlerinin düzelmesi, şifa kaynağı brokoli kürleri, urogenital sistemden, uzun yaşam, uzun yaşamın anahtarı bitkiler, yüksek kalsiyum

Uzmanlar, brokolinin kansere karşı koruyucu etkileri olduğunu ve sağlıklı ve uzun bir yaşam için anahtar bitkilerden biri olduğunu belirtiyor. İçerdiği yüksek miktarda kalsiyum nedeniyle kemik erimesine karşı da faydası olan brokolinin yararları ve brokoli kürlerini bu yazımızda bulacaksınız.

Brokoli kürlerinin hazırlanması ve kullanılması

Bitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli 1 litre suyla ağzı kapalı bir kapta 5 dakika kaynatılır. Süzülüp bir başka kaba alınan brokoli suyunun yarısı sabahları aç karnına diğer yarısı da aksamları yine aç karnına içilmelidir (ılık veya soğuk). Hazırlanan 1 lt su aynı gün tüketilmeli ve ertesi gün için yenisi hazırlanmalıdır

Brokoli suyu içildikten sonraki 20 dakika boyunca su hariç hiç bir şey yenilip içilmemelidir. Aynı zamanda öğle yemeklerinde de haşlanmış brokoli yenmesinin birçok avantajları vardır. Bu uygulama 1 hafta boyunca her gün yapılmış olacaktır. Her 7 günden (1 Hafta) sonra 3 günlük bir ara verilmelidir. Bu işleme 21 gün (3 hafta) devam edilmelidir (3 ‘er günlük aralar hariç)

NOT: 1 lt. su için 250 gr’dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr’dan fazlası da gerekmez.

1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.

Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlığı olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü uygulamalıdırlar. (Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)

Brokoli kürü esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar

Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çeşit kahve ile hayvansal yağlardan da kaçınılması gerekir.

Brokoli tedavisi esnasında ve sonrasında beklenen sonuçlar

- Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
- İdrar yapma zorluklarında düzelme
- Meni miktarının artması
- Kısırlığın giderilmesi
- Yaşam kalitesinin normalleştirilmesi
- Urogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
- PSA ‘nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
- Genito-Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda

Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:

- Kolesterol seviyesinin düşürülmesi
- Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi
- Kan basıncının ayarlanması
- Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi

Kaynatılmış brokoli kullanmamızın sebebi nedir?

Taze veya kaynatılmamış brokoli, harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından muzdarip olanlara başarılı bir şekilde tedavi yapmayacaktır.

Brokoli çok önemli bileşikler içerir. Bu bileşikler sadece söz konusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eğer bu yapılmazsa brokolinin içerdiği enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.

Brokoli ile ilgili sıkça sorulan sorular

Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dâhil mi? Hayvansal yağlardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebileceğimize örnekler verir misiniz?

Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pişirilmiş tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyağı, iç yağı ve bunlarla pişirilmiş yiyecekleri yememelisiniz. Düşük yağlı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çeşit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yağları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.

Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt. için günlük brokoli miktarı ne kadardır?

Cevap 2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt. suyla ağzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diğer yarısını da aksam yemeğinden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir şey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeğinizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.

Soru 3: Kaynatacağımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi oluşuyor?

Cevap 3: 250-500 gr’lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz.

Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildiğini söyledi. Doğru mu?

Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.

Soru 5: Diğer şeyleri de yememize izin veriliyor mu? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içeceğiz?

Cevap 5: Elbette normal olarak diğer şeyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.
Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Ceviz, susam ve mısır kanseri önlüyor

akciğer kanseri, anti-kanserojen madde, cevizin yararları, E vitamini içeriği, Gamma-tocopherol formu, Gammatocopherol bileşimi, kanser tedavisi, kanseri durdurmak, kanseri önleyen bitkiler, kanserli hastalar, kemoterapi, kemoterapinin yan etkileri, mısır yağının yararları, mısırın yararları, prostat kanseri, radyasyon terapisi, radyasyon terapisisinin yan etkileri, sağlık sorunları, susam yararları

Yapılan araştırmalar, susam, ceviz ve mısırda bulunan E vitamini içeriğinin akciğer kanserinin ve erkeklerde sıkça karşılaşılan prostat kanserinin oluşumunu önlediğini ortaya çıkardı.

ABD’li bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre, ceviz, susam ve mısırda bulunan E vitamini prostat ve akciğer kanserini durduruyor.

Purdue Üniversitesinde yapılan araştırmada, doğal olarak bitki çekirdeklerinde bulunan E vitamini formunun, laboratuarda kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyerek kanseri durdurabildiği ve sağlam hücrelere zarar vermediği belirlendi.

Yeni anti-kanserojen madde

E vitamini tabletlerinde bulunmayan Gamma-tocopherol formu, ancak doğal yollardan alınabiliyor. Bu formun gelecekte yeni bir anti-kanserojen madde olarak kullanılabileceğini söyleyen Dr. Qing Jiang, laboratuarda etkili olan bileşimin canlılarda da aynı etkiyi göstermesi durumunda hastalara tavsiye edilebileceğini söyledi.

E vitamini üzerinde 75 yıla yakın araştırma yapıldığı ve E vitamininin 8 formunun saptandığı biliniyor. Kemoterapinin yerini alabileceği düşünülen Gammatocopherol bileşiminin kanserli hastaları kemoterapi ve radyasyon terapisinin yan etkilerinden de koruyabileceği belirtiliyor.

2000 yılında yapılan bir başka araştırmada, Gamma-tocopherol maddesinin iltihaplanmayı önlediği belirlenmişti.

Fazlası zarar

Bilim adamları, susam ve mısır yağında da aynı maddenin bulunduğunu ancak, mısır yağının çok fazla kullanılması durumunda içeriğinde bulunan linolik asidin kanser hücrelerinin çoğalmasına yol açabileceğini belirtti.

Aynı zamanda ceviz ve susamın fazlaca yağ içerdiği, çok fazla tüketilmesi durumunda başka sağlık sorunlarına yol açabileceği de söyleniyor.

Kestane balı ile tarçın karışımının mucizevi faydaları

ağrıyan yerlere masaj, artrit, artrit tedavisi, artritli hastalar, Ayurvedik tıp, bağışıklık sistemi hastalıkları, cinsel problemlerin çözümü, deri problemleri, diş ağrısı, diş ağrısı tedavisi, gaz sounu, grip, grip tedavisi, hazımsızlık, hazımsızlık tedavisi, idrar kesesi enfeksiyonları, iktidarsız erkek, iktidarsızlık tedavisi, kalp hastalıkları, Kalp Sağlığı, kan kolesterol seviyesi, Kanser, kanser tedavisi, kestane balının faydaları, kısırlık, kısırlık tedavisi, kolesterol, kronik artrit, kronik öksürük, kudretsiz erkek, mide ağrıları, midede gaz, öksürük tedavisi, saç dökülmesi, şeker hastaları, Şeker Hastalığı, sinüslerin temizlenmesi, sivilce tedavisi, soğuk algınlığı, tarçın karışımının faydaları, tarçının faydaları, yaşlılık, yorgunluk, zayıflama
Eski Yunan tıbbında ve Ayurvedik tıpta asırlarca hayati ilaç olarak kullanılan kestane balının, bugünün bilim adamları tarafından da birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilecek etkili bir ilaç olduğu kabul etmiştir.

Yapılan araştırmalar, kestane balı ve tarçın karışımının birçok hastalığa iyi geldiği de tespit edildi. Kestane balı her türlü hastalıkta herhangi bir yan etkiye sebep olmaksızın kullanılabilmektedir.

Bugünün tıp ilmi kestane balının tatlı olmasına karşın doğru dozlarda alındığında şeker hastaları için tehlikeli olmadığını kabul etmektedir.

Kestane balının iyi geldiği hastalıklar şu şekilde sıralanabilir…

Artrit

Bir kısım kestane balı 2 kısım ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılırsa 1-2 dakika içerisinde ağrının azaldığı görülür.

Artritli hastalar bir bardak sıcak su içerisinde 2 kaşık kestane balı ve bir çay kaşığı toz tarçını eritip sabah akşam alabilirler. Eğer düzenli olarak alırlarsa Kronik Artriti olan hastalar bile tedavi olabilirler.

Kopenhag Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada; kahvaltıdan önce bir yemek kaşığı kestane balı ve ½ çay kaşığı toz tarçını alan 200 hastadan 73 ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemeyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır.

Bağışıklık sistemi

Her gün kullanılan kestane balı ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virüs saldırılarına karşı korur.

Araştırmacılara göre kestane balı birçok vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir.

Kestane balının düzenli kullanılması akyuvarlar içerisindeki bakteriler ve virüslerle savaşan korpuskülleri de kuvvetlendirir.

Diş ağrısı

Bir kaşık toz tarçın ve 5 tatlı kaşığı kestane balı karışımı ağrıyan dişe tatbik edilir.

Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir.

Hazımsızlık ve grip

Toz tarçın 2 kaşık kestane balı üzerine serpilip yemekten önce alındığında asit oluşumunu ve hazımsızlığı önler

İspanya da yapılan bir araştırmada kestane balı içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır.

İdrar kesesi enfeksiyonları

İki kaşık toz tarçın bir tatlı kaşığı bal ılık su içerisinde eritilip içilir.

İdrar kesesindeki mikroorganizmalar üzerinde etkilidir.

Atkestanesinin kanser hastalığına etkileri
Atkestanesinin kanser hastalığına etkileri

Japonya ve Avustralya’da yapılan bir araştırmada mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur.

Bu tür kanserlere yakalanan hastalar günde bir kaşık kestane balı ve bir kaşık tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdırlar.

Kalp hastalıkları

Kestane balı ve tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür.

Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur.

Bu uygulama ile daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır.

Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.

Kısırlık

Eski Yunan ve Ayurvedikler, balı yıllardır erkeklerin spermalarını kuvvetlendirmek için kullanmışlardır.

Eğer kudretsiz bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir.

Çin, Japon ve Uzakdoğu ülkelerinde gebe kalamayan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz tarçın kullanmaktadırlar

Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz tarçın ve yarım tatlı kaşığı kestane balını gün boyunca bir sakızla çiğnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır.

Amerika Meryland’da evli bir çiftin 14 yıldır çocuğu olmamış ve ümitlerini de kaybetmişlerdir. Bu uygulamalar kendilerine anlatılmış ve yukarıda belirtilen kürün uygulamasına başlandıktan birkaç ay sonra ikiz çocuklarının olacağı tespit edilmiştir.

Kolesterol

İki kaşık kestane balı Üç tatlı kaşığı toz tarçın 450 gr. demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde % 10 düşecektir.

Artrit hastalarına tavsiye edilen kür de günde 3 defa kolesterol hastaları için uygulanabilir.

Adı geçen dergideki bilgilere göre günlük gıda ile alınan bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı olabilir.

Mide ağrıları

Kestane balı ve tarçın kürlerinin mide ağrıları için olduğu kadar mide ülserleri için de yararlı olduğu saptanmıştır.

Gaz

Hindistan ve Japonya’da yapılan araştırmalar kestane balı ve tarçının midedeki gazı giderdiğini göstermiştir.

Atkestanesi ile saç dökülmesi sorunlarının tedavisi
Atkestanesi ile saç dökülmesi sorunlarının tedavisi

Saçı dökülenlerle tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı içerisine bir kaşık bal bir tatlı kaşığı toz tarçın ilavesiyle elde edilen krem banyodan önce başa sürülür ve yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra yıkanır.

5 dakikalık bir uygulama dahi etkili olabilir.

Sivilceler ve deri

3 kısım bal 1 kısım tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür. Sabahleyin ılık su ile yıkanır.

Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır.

Egzama, mantar ve diğer deri enfeksiyonlarında eşit miktardaki kestane balı ve tarçın karışımı uygulanır.

Soğuk algınlığı

Bir kaşık ılıtılmış bal ve 1/4 tatlı kaşığı toz tarçın günde üç defa yenir.

Bu uygulama birçok kronik öksürük, soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir.

Yaşlılık

Kestane balı ve tarçınla hazırlanan çay düzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler.

4 kaşık kestane balı, 1 kaşık toz tarçın 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak miktarında içilir. Deriyi diri, taze ve yumuşak tutar yıpranmasını durdurur.

Yorgunluk

Araştırmayı yapan Dr.Milton bir bardak su içerisinde ½ kaşık bal ve biraz toz tarçının her gün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15.00′te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tespit etmiştir.

Zayıflama

Bir bardak kaynar su içerisine eşit miktarda kestane balı ve tarçın konup karıştırılır. Her gün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir. Düzenli uygulanırsa kilo verilir. Ayrıca bu karışım düzenli olarak içildiğinde yüksek kalorili diyet alınsa bile vücutta yağın birikmesine engel olur

Sindirim sistemi sorunlarını defne yaprağı ile önleyin

Latincesi Laurus Nobilis olup, Akdeniz bölgesinde yetişen kışın yaprak dökmeyen bir ağaçtır. Yaprakları derimsi ve özel kokuludur. Meyveleri zeytin büyüklüğünde olup yağ bakımından zengindir.

Merhemi tıpta romatizmal hastalıklarda kullanılır. Defne yapraklarında Folium Lauri adı verilen uçucu yağı bulundurur ve defne yaprakları baharat olarak kullanılır.

Defne yaprağının ile herbal terapi

Mitolojide Apollon’un başındaki taç olan defne yaprağı, Yunanlılara göre tanrılar tarafından korunmanın işaretidir.

Sezar banyo suyuna defne yaprağı attırmakta idi. Baharat olarak balık ve et yemeklerinin arasına pişirilirken konularak lezzet sağlamakta kullanılır.

Sindirim sistemi hastalıklarından hazımsızlıkta, iştahsızlıkta, gastritte, karındaki gaz şikayetinde etkilidir. Solunum yolu hastalıklarından grip, müzmin bronşitte ve ateş düşürmek için kullanılır. Kadın hastalıklarından adetin düzenlenmesinde etkilidir.

Defne yaprağının ile aromaterapi

Defne yağı tıbbi olarak sert bir koku ve sıcaklık verir. Yağ kaslarda gevşeme, vücut ısısında artma, antiseptik ve immun sistem adını verdiğimiz bağışıklık sistemini artırıcı etkisi vardır.

Aromaterapide eklem ağrılarında, adet ağrılarında ve idrar retansiyonunda kullanılır. Soğuk algınlığına bağlı eklem ağrılarında, viral enfeksiyonlarda ve vücut direncinin artırılmasında kullanılır.

Defne yaprağının kullanım şekli

Defne yağı masaj, buğu ve lapa tarzında kullanılır. Yağ sıcak suya konularak radyatör peteklerine konularak havadaki mikrobu ve virüsü öldürmekte kullanılır. Eklem ağrılarında masaj tarzında kullanılmaktadır. Deriyi tahriş edici etkisinden dolayı dilüe edilerek kullanılmalıdır. Hamilelik esnasında kullanılmaz.

Göz, el ve ayak şişmeleri için şifalı bitki çayları

adaçayı, atkuyruğu çayı, ayaklarda şişme, binbirdelik otu, bitki harmanı, eğir kökü çayı, ellerde şişme, Frenk kimyonu, göz kapaklarında şişme, gözlerde şişme, ısırgan otu çayı, kandaki zararlı maddeler, ödem rahatsızlığı, ödemleri çözmek, papatya, pelin otu çayı, şifalı bitki çayları, sinirli ot çayı, vücutta sıvı birikmesi, zararlı asitler
Günümüzde sıkça karşılaşılan ve vücutta sıvı birikmesiyle oluşan ödem rahatsızlığı göz kapaklarında, el ve ayaklarda şişme şeklinde kendini gösterir. Uzmanlar, oldukça ciddi bir hastalık olan ödemleri çözmek için bedeni ve kanı zararlı maddelerden ve asitlerden arındıran şifalı bitki çaylarını tavsiye ediyor.

İşte uzmanlardan, ödemi çözüp bedeni ve kanı zararlı madde ve asitlerden arındırmak için şifalı bitki çay önerileri…

Atkuyruğu çayı

Günde 2-3 bardak, aç karnına, tatlandırılmadan içilir. 5-6 günlük bir kürden sonra, 2-3 gün ara verilip, yeniden 5-6 günlük bir küre başlanır. 2-3 kür yeterlidir.

Isırgan otu çayı

Günde 2-3 bardak, aç karnına, tatlandırılmadan içilir. 2-3 haftalık bir kür yeterlidir.

Eğir kökü çayı

1 bardak, gün boyuna yayılarak, yudum yudum içilir. Bu kür 2 haftadan fazla sürdürülmemelidir.

Sinirli ot çayı

Günde 3-4 bardak, aç karnına, tatlandırılmadan içilir. 2-3 haftalık bir kür yeterlidir.

Pelin otu çayı

Günde 1-2 bardak, öğün aralarında, tatlandırılmadan içilir. En fazla 1-2 hafta kullanılmalıdır.

Bitki harmanı

Isırgan otu, Frenk kimyonu, binbirdelik otu, papatya ve adaçayı, ince kıyılmış olarak eşit oranda karıştırılır. 2-3 çay kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, biraz bal ile tatlandırılarak, öğün aralarında içilir. 3-4 hafta boyunca kullanılabilir.

Kuru incir kürü ile hamile kalmayı kolaylaştırın

aktif cinsel yaşam, bebek sahibi olmak, cinsel ilişki sıklığı, çocuk sahibi olmak, doğum kontrol hapı, doğum kontrolü, doğurgan kadınlar, doğurganlık, doğurganlık dönemi, gebelik, hamile kalmak, hamile kalmak için yapılması gerekenler, hamile kalmayı kolaylaştırmak, Hamilelik, hamilelik için ideal yaş, hamilelik için şifalı bitkiler, ideal yaşta mısınız, incir kürü, kariyer yapmak, kısırlık problemi, kuru incir kürü, planlı hamilelik, polikistik over hastalığı, Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, regl dönemi, soğan kürü, yumurta çatlatma kürü, yumurta sayısını artırıcı kürü, yumurta sayısını artırmak, yumurtalık kisti, yumurtlama dönemi, yumurtlama problemi
Uzmanlar, yeterli sayıda yumurtlama yapamadığı için hamile kalamayan hanımların uygulayacakları bitkisel kürlerle hamilelik için yeterli yumurta sayısına erişebileceklerini belirtiyor. İşte hamileliği kolaylaştırmak için yapabileceğiniz şifalı bitkiler…

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’dan yumurta sayısı yeterli olmadığı için hamile kalamayan bayanlarda yumurta sayısını artırarak hamile kalınmasını kolaylaştıran kuru incir kürü…

Yumurta sayısını artırıcı kürü

Yarım litre (2,5 bardak) kaynayan klorsuz suyun içine on beş – on altı adet kuru inciri ilave ederek yirmi dakika ağzı kapalı olarak kaynatın. Yirmi dakika dolduktan sonra ılıması için bekleyin. Ilıdıktan sonra süzün. Üçe ya da ikiye bölerek öğünlerden on-on beş dakika önce aç karnına için.

Yumurta artırıcı kürün uygulanması

Kuru incir kürü, iki kez yirmi bir gün uygulanır ve her yirmi bir gün tamamlandığı zaman yedi gün ara verilir. Toplam uygulama süresi kırk iki gün olmalıdır.

Uygulama sürelerine yedi gün verilen aralar dâhil edilmez. Her seferinde günlük olarak hazırlanması gerekmektedir.

Kuru incirleri ikiye kestikten sonra kaynamakta olan suya ilave edin. Kuru incirlerin üzerlerinde beyaz pudrası varsa, önce soğuk su altında yıkadıktan sonra ilave edin.

Yumurta çatlatmak için kuru incir kürü

Önce kuru incirleri 6 dakika kaynattıktan sonra içine orta boyda, taze ve gevrek bir havucu dilimleyerek içine atarak 4 dakika daha kaynatın. Bu şekilde hazırlandığında yumurtaların kolay çatlamasına yardımcı olacaktır.

Bu kürün etkisini artırmak için yumurta büyüklüğünde beyaz kuru soğanı (Mor-kırmızı soğan olmaz) ince ince kıyıp üzerine 1 yemek kaşığı sumak serperek yemekten 10-15 dakika önce yiyin. Bunu haftada 4 kez tekrar edin. Bu sizi yumurtalık kisti-polikistik over hastalığından da koruyacaktır.

Diyabet hastaları için şifalı bitkiler

abdestbozan otu, adaçayı, adaçayı yaprağı, bitkilerle diyabet tedavisi, böbrek sağlığı, böğürtlen yaprağı, boyotu tohumu, ceviz yaprağı, çoban üzümü yaprağı, diyabet, diyabet dostu besinler, diyabet hastalığı, diyabet tedavisi, diyabete faydalı bitkiler, dulavrat otu kökü, dut yaprağı, Göz Sağlığı, insülin kullanımında bozukluk, insülin üretimi, Kalp Sağlığı, kan şekeri, kan şekeri değerleri, kara yaprağı, karaciğer rahatsızlıkları, kronik hastalık, mersin yaprağı, sarımsak başı, Şeker Hastalığı, şeker hastalığına faydalı bitkiler, şeker kontrolü, Şifalı Bitkiler, soğan, üvez yaprağı, yulaf, zeytin yaprağı

Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet, insülin üretimi ve/veya kullanımındaki sorunlar nedeniyle ortaya çıkan kronik bir hastalıktır ve kan şekerinin yükselmesiyle kendini belli eder. Yulaf ve adaçayı gibi bitkiler diyabet tedavisine yardımcı olan başlıca bitkiler.

Diyabet tedavisinde hedef, kan şekeri değerlerinin normal sınırlarda tutulmasıdır. Bunun için diyabet hastasının yemesi ve yememesi gereken besinleri çok dikkatli seçmesi gerekiyor.

Şeker kontrol edilmediğinde kalbi, böbrekleri ve gözleri olumsuz etkiliyor. Doktor kontrolünde kan şekeri değerleri normal tutularak sağlıklı bir yaşam sürmek mümkün. Bunun yanı sıra şifalı bitkilerden de yararlanılabilir.

Diyabete iyi gelen bitkiler; adaçayı yaprağı, abdestbozan otu, boyotu tohumu, böğürtlen yaprağı, ceviz yaprağı, çoban üzümü yaprağı, dulavrat otu kökü, dut (kara) yaprağı, sarımsak başı, soğan, üvez yaprağı, zeytin yaprağı olarak sayılabilir.

Mersin yaprağı
1 litre sıcak suya 20gr mersin yaprağı konup 5-10 dakika demlenir ve gün boyu içilir.

Bitki karışımı
250 gr servi kozalağı, 250 gr pelin otu ve 100gr melisa 2,5 litre alkole konur. Hava almayan bir kapta 45 gün bekletilir ve günde 3 öğün, aç karna, 1 kahve fincanı suya 8-10 damla damlatılarak içilir.

Adaçayı
Günde 1-2 bardak, öğün aralarında, şekersiz içilir.

Fasulye kabuğu çayı
Günde 2-3 bardak, aç karnına, tatlandırılmadan içilir.

Isırgan otu çayı
Günde 2-3 bardak, öğün aralarında, tatlandırılmadan içilir.

Zeytin yaprağı
5 gram yapraklar 150 ml suda 5 dakika kaynatılır, süzülerek, günde 2-3 çay fincanı içilir.

Çiğ lahana ve kuru soğanÇiğ lahana ve kuru soğan bolca tüketilmelidir. Lahana salata biçiminde, istenirse soğanla da karıştırılarak yenebilir. Ayrıca, çiğ lahana mutfak robotundan geçirilerek, özsuyu günde 1-2 bardak içilebilir.

Ayrık otu
Şeker hastalarına önerilen ayrık otu, bol miktarda A ve B vitamini içerdiğinden karaciğer rahatsızlıklarına karşı oldukça etkilidir.

Bitki karışımı
Beş parmak otu, böğürtlen yaprağı, yaban mersini fasulye kabuğu karışımına karanfil ilave edilerek kullanılması şeker hastalığına karşı tavsiye edilmektedir.

Çayır papatyası
Çayır papatyasının çiçeklerinin suda kaynatılması ile elde edilen çay veya sıkılarak elde edilen çayır papatyası suyu, şeker hastalarına yararlı olup, karaciğer dostu diye de anılan bir bitkidir.

Karnabahar
Karnabahar şeker hastalığına karşı etkilidir.

Keten tohumu
Keten tohumu (1 yemek kaşığı) 1 litre suda, su yarım litreye düşünceye kadar kaynatılır ve günde üç kere içilirse kandaki şeker miktarı düşer.

Kuru fasulye
Kuru fasulye de şeker hastaları için yararlıdır.

Salatalık
Salatalık kandaki şeker miktarını ayarlar.

Soğan, enginar, pancar, zeytin, zeytinyağı, fındık, ceviz ve badem, şalgam şeker hastalığına iyi gelir.

Bitki karışımı çayı

- Ceviz yaprağı, zeytin yaprağı, karadut yaprağı, kara üzüm yaprağı, böğürtlen yaprağı, ısırgan otu ve yulaf bitkisi, kurutulmuş ve ince kıyılmış olarak, eşit oranda karıştırılır.
- 2-3 çay kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür.
- Günde 2-3 bardak çay, aç karnına, tatlandırılmadan içilir.
- İki haftalık bir kürden sonra bir hafta ara verilir ve aynı küre yeniden başlanır.
- Bu karışım için ille de tüm bitkilerin bir araya getirilmesi gerekmez.
- Bitkiler tek olarak da kullanılabilir.

Defne bitkisinin sağlığımıza faydaları

adet söktürücü bitkiler, defne bitkisinin faydaları, defne bitkisinin yararları, defne çayının faydaları, defne çayının yararları, defne sabunu, defne şampuanı, defne yağının faydaları, defne yağının yararları, defne yaprağının faydaları, defne yaprağının yararları, defnenin faydaları, hazmı kolaylaştıran bitkiler, idrar söktürücü bitkiler, iştah açan bitkiler, karın ağrısı, Laurus Nobilis, nefes darlığı, öksürük, romatizma ağrıları, saç dökülmesi, sinir ağrıları

Latince adı Laurus Nobilis olan defne, 6-7 metreye kadar boylanabilen, sarı renkte çiçekler açan, yaprakları güzel kokulu ve kışın da yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. Yapraklarının birçok hastalığa iyi geldiği bilimsel olarak kanıtlanan defne bitkisinden yeşil renkli olan defne yağı çıkarılır.

Defne bitkisi nasıl kullanılır?

Güzel kokusu nedeniyle yemeklerde koku ve tat verici baharat olarak kullanılır. Defneyaprağı, hatmi çiçeği ile kaynatılıp, bal ve tarçın ile demlenirse defne çayı elde edilmiş olur.

Defne çayı iştah açmak ve hazmı kolaylaştırmak için faydalıdır. Defneyaprağından, defne yağı da elde edilir.

Meyvelerinden elde edilen defne yağı cildi tahriş eden merhemlerle karıştırılarak kullanılır. Ayrıca, sabun ve şampuanlara koku vermek için de kullanılır.

Defne sabunu ve şampuanı hem hoş kokuludur hem de cilde ve saça faydalıdır.

Defnenin faydaları

- Mikrop öldürücüdür.
- Ateşi düşürür.
- Terletir ve vücuda rahatlık verir.
- İdrar ve adet söktürür.
- Hazmı kolaylaştırır.
- İştah açar.
- Sinir ağrılarını dindirir.
- Nefes darlığı, karın ağrısı, öksürüğe karşı faydalıdır.
- Defne yağı romatizma ağrılarını dindirir ve saç dökülmelerini önler.

Mutfakta defne bitkisi ve yaprakları

Yapraklarını dökmeyen bir ağaç olan defne ağacının kurutulmuş yaprakları, baharat olarak kullanılır. Akdeniz ülkelerinde çok rastlanan defne ağacı, güneşli ve kuytu yerlere dikilmesi şartıyla, Doğu Anadolu Bölgesi’nde de yetiştirilebilmektedir.

Yapraklan çok güzel kokulu olduğundan, Türk mutfağında ve diğer ülke mutfaklarında çok önemli bir yer tutmaktadır.

Defne yaprakları çeşitli balık, et, kümes ve av hayvanlarının etlerinden yapılan yemeklerde, soslarda kullanıldığı gibi, bazı turşuların ve konservelerin de önemli malzemesidir.

Avrupa’da, zeytinyağında konserve edilen mantarların içine, mutlaka birkaç defne yaprağı konulur.

Kestane balı antibiyotikten daha iyileştirici

adalelerde ağrı, adalelerde titreme, adalelerde uyuşma, ağız yaraları, ağız yaralarının tedavisi, akciğer hastalıkları, antibiyotikler, astım hastalığı, bademcik iltihabı, bağırsak gazı, bağırsak iltihabı, balın iyileştirici özelliği, balın yaraları iyileştirici etkisi, baş ağrısı tedavisi, baş dönmesi, bel ağrıları, beyin hastalıkları, cilt bakımı, cilt bozukluğu, cilt güzelliği, cilt lekeleri, Cilt Sağlığı, cilt tabakaları, cilt yaralarını iyileştirme, cinsel gücü artırma, damar sertliği, damar tıkanıklığı, doku yenileme, felç, göğüs ağrısı tedavisi, görme problemleri, grip hastalığı, hafıza sorunları, halsizlik, hazımsızlık, iştah sorunları, kabızlık, kalp çarpıntısı, karın ağrısı tedavisi, kestane balı, kestane balının iyileştirici etkisi, kestane balının yararları, nefes darlığı, nezle, öksürük, ölü doku tedavisi, romatizma, sancılar, sarılık hastalığı, sedef hastalığı, sinir hastalıkları, siyatik, vücut yaralarını iyileştirme

Alman bilim adamlarının yaptıkları araştırma ve deneyler, kestane balının vücut ve cilt yaralarını iyileştirme ve tedavi etmede antibiyotiklerden daha etkili olduğunu ortaya çıkardı.

Kestane balı olarak adlandırılan bu bal, birçok antibiyotiğe karşı direnç kazanmış bakterilerin bulaşık olduğu kronik yaraları bile birkaç hafta içinde tamamen iyileştiriyor, diyor Bonn Üniversitesi tıp uzmanları.

Birçok bakterinin antibiyotiklere direnç kazanmasından sonra balın iyileştirici etkisi yeniden keşfedildi. Ancak uzmanlar, insanların özel işlemden geçirilmemiş doğal balla kendi kendilerini tedavi etmemeleri konusunda uyarıyorlar. Nitekim özel olarak hazırlanmayan ballarda bakteri sporları bulunabiliyor.

Eski Mısırlılar bile balın yaraları iyileştirici etkisinden haberdardı. İkinci Dünya Savaşı’nda da askerlerin yaraları ballı sargılarla iyileştirilmişti.

Bonn Üniversite Kliniği’ndeki çocuk doktorları tıbbi balı yaraların tedavisinde kullanıyorlar. Ölü doku bal tedavisiyle kısa sürede yenilenmekte, ayrıca sargılar kolay değiştiği için yeni oluşan cilt tabakalarına zarar gelmiyor.

Balın antiseptik bir etkisi var. Arılar bal üretirlerken glikoz oksidaz enzimini ilave ediyorlar. Bu enzim ise balın içindeki şekerden az miktarda hidrojen peroksidin üretilmesine yol açmakta.

Balın içindeki hidrojen peroksit durmadan yenilendiği için de yaralardaki bakterilerin öldürülmesi için az miktarda kestane balı yeterli olmakta. Ayrıca kestane balı, kanın temizlenmesine ve kemiklerin kuvvetlenmesine yardımcı olur.

Kestane balının faydalı olduğu hastalıklar ve sağlık sorunlarını şu şekilde sıralamak mümkün:
- Adalelerde ağrı, titreme, uyuşma,
- Ağrı ve sancılar,
- Ağız yaraları,
- Akciğer hastalıkları,
- Bademcik iltihabı,
- Bağırsak gazı ve iltihabı,
- Baş, göğüs, karın ağrıları,
- Baş dönmesi,
- Bel ağrıları,
- Beyin hastalıkları,
- Felç ve sinir hastalıkları,
- Cilt bozukluğu ve cilt lekeleri,
- Cinsel gücü artırma,
- Damar sertliği,
- Damar tıkanıklığı,
- Göz ve görme problemleri,
- Halsizlik,
- Hazımsızlık,
- Hafıza sorunları,
- İştah sorunları,
- Kabızlık,
- Kalp çarpıntısı,
- Nezle ve grip hastalığı,
- Öksürük,
- Nefes darlığı,
- Astım hastalığı,
- Romatizma ve siyatik,
- Sarılık hastalığı,
- Sedef hastalığı.